Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar

Ahmed es-Seyyid

İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar Gönderileri

İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar kitaplarını, İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar sözleri ve alıntılarını, İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar yazarlarını, İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
64 syf.
·
Puan vermedi
Mantık safsataları konusunda yazılmış kitaplar, hataların genel biçimlerine ilişkin olup okuyucuya yapılan çıkarımın temelinde bulunan hataları öğretmemektedir. Bunun yanı sıra formel mantık kitaplarının sonlarında mevzubahis edilen kıyas hatalarının çoğunun dili kolay ve anlaşılır değildir. O nedenle İslam karşıtı söylemlerin temelinde bulunan yaygın hataları bir araya getiren, söz konusu söylemlerin sahipleriyle münazaraya girişecek Müslümana yardımcı olan bir kitapçık yazmanın gerekli olduğuna kanaat getirdim. Ahmed es-Seyyid kitaplığının 3. eseri olarak neşrettiğimiz bu kitapta yazar, İslam'ın temel ilkelerini farklı açılardan müdafaa etmiş ve ortaya atılan iddialardaki metodolojik hataları ifşa etmiştir. Zihninde, Bir iddia nasıl analiz edilir? Cevap vermeden önce hangi adımlar izlenmelidir? Her iddiaya cevap vermek zorunda mıyız? gibi sorular bulunan herkesin okuması gereken bir kitap... Kitabın arka kapağında inceleme bu şekilde...kitabı çok güzel tarif etmiş, risale şeklinde küçük olmasida kitabı daha okunulabilir kılıyor..
İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik Hatalar
İslam Karşıtı Söylemlerde Bulunan Metodolojik HatalarAhmed es-Seyyid · beka · 202331 okunma
Bir konuda bulunan delillerin bütüncül değerlendirmeden cımbızlanarak seçilmesi (5. madde) Örnek: İmam Ahmed'in birçok icma çeşidini tespit ettiği ve kabul ettiğini gösteren açık rivayetlerden yüz çevirip "icma iddia eden yalancıdır" mealindeki tek bir sözüne tutunmak. Ondan, birçok meseleye dair icma nakilleri yapılmıştır. Peki biz ona kendi "icma iddia eden yalancıdır" sözünü uygulayacak mıyız yoksa onun uygulamalarıyla beraber doğru bir şekilde anlamaya mı çalışacağız? İmam Ebû Dâvûd, Mesâilinde şöyle der: "İmam Ahmed'e birisini 'Filan kişi imamın arkasında Fâtiha'nın okunmasının 'Kur'an okunduğu zaman onu dinleyin' ayetiyle tahsis edildiğini söylüyor' derken duydum. Bunun üzerine İmam Ahmed, 'Bunu kime dayanarak söylüyor!? İnsanlar bu ayetin namaz hakkında olduğu konusunda icma etmiştir şeklinde cevap verdi. " İşte bu, İmam Ahmed'in dinî bir mesele konusunda icma iddia ettiğini gösteren sahih ve sarih bir rivayettir.
Reklam
Sonuçları, sahih olmayan delillerin üzerine bina edilmesi (2. madde) Örnek: Hz. Ebû Bekir'in, içinde hadislerin yazılı olduğu sahifeleri yaktığına dair gelen rivayete binaen sünnet hakkında şüpheler ortaya atmak. Bu sabit değildir. Muallimi, Envâru'l-Kaşife'de Ebû Reyye'nin ilgili Ebû Bekir hadisini delil getirdiği sözünü zikrettikten sonra şöyle der: "Ne var ki haber sahih değildir. Ebû Reyye ilgili haberi Zehebî'nin Tezkiretü'l-Huffaz'ına, Suyûtînin Cemu'l-Cevami ine dayandırmıştır ancak Zehebî ve Suyûtî'nin ta'n ifadelerine yer vermemiştir. Zira Tezkire'de 'Sahih değildir ifadesi geçmektedir. "
Müminlerin görüşlerinin hakikatini anlamamak Örnek: "Allah'ı kim yarattı?" şüphesi. Bu da birbirinden farklı iki kaideyi eşdeğer görmeyle gerçekleşmektedir. Bunlar, "Her varlığın bir var edicisi bulunmaktadır." ile "Her hadisin bir muhdisi vardır." kaideleridir. Nitekim müminler ikinci akli zorunluluğu kabul etmektedirler. birincisini değil. Hâl böyleyken ateistler Müslümanlar ile ilk kaideyi bağdaştırmakta, akabinde de şüphelerini ortaya atmaktadırlar.
Örnek: Kainatın oluşumuna dair, bırakın hakikati ifade etmesini, henüz "teori" olarak dahi ifade edilemeyecek, hipoteze bile ulaşmaktan aciz modern söylemler ile son derece kesin ve keskin çıkarımlar yapmaları bunun başat örneğidir. Buna rağmen bu tür söylemleri savunan ateistler görmektesiniz. Bu ateistlerle yapacağımız tartışmalarda üç yöntem izleyebiliriz: 1- Bu teorilerin geçerli olmadığını ispat etmek. 2- Geçerli olduğunun varsayılması ve akabinde ilgili teori ile yaratıcının olmadığı sonucu arasında zorunlu bağlantı bulunmadığını ortaya çıkarmak. 3- Bu teorilerin, Allah'ın varlığına dair -akli deliller gibi- tercihe şayan delillerle çeliştiğini söylemek. Zira bu deliller katidir ve onların ulaşmak istediği zanni sonuçlara aykırıdır. Münazara âlimleri üç yöntemi de kullanmıştır. Birincisi mūnākaza veya men, (Bu aslında teorinin geçerliliğine dair delil istemektir, muhalif delilin geçersiz olduğunu ispatlamak değil.) İkincisi nakz, üçüncüsü ise muâraza olarak isimlendirilir.
Şüphe taraftarlarının, kimi zaman getirdikleri eleştirilerde sıhhatli delillere dayandıkları da vakidir. Ancak bu vakıaları, cımbızlama ile kaimdir. Söz konusu cımbızlamanın da heva ve cehli mürekkep dışında bir izahı olamaz.
Reklam
Kimi şüphe taraftarları doğru bir delile dayanıyor. Ancak bu kez de ya yorumları dile, bağlama ve dinî malumata aykırı oluyor ya da kişiyi yanlış anlamaya sevk edecek çeşitli unsurları barındırıyor.
Mesela "Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) risaletinin ilk yıllarında, vahiy kesintiye uğradığı zaman, yüksek dağlardan atlayarak intihar etmek istedi." rivayeti gibi Hz. Peygamber'e kötü ithamlar içeren metinler bulunması sebebiyle sünnet hakkında şüphe uyandırmak buna dahildir. Şöyle söylüyorlar: "Buhârî bu hadisin sahih olduğunu söylemiştir ve o sizin nazarınızda en büyük hadis alimidir." Cevap: Bu rivayet, isnadında kopukluk olmasından dolayı senet açısından sahih değildir. Bunu Buhâri'nin kendisi açıklamıştır. Zira rivayetin intihar içermeyen ilk kısmını muttasıl bir şekilde rivayet etmiş, ardından da son kısmını, isnadındaki kopukluğu açıklayarak şahit bölümünde nakletmiştir. Nitekim senedin muttasıl olmadığını gösteren "belağaní" lafzını zikretmiştir. İbni Hacer'in (rahmetullâhi aleyh) Fethu'l-Bârî'de dediği gibi: "Zühri'nin "belağanî" siğasıyla rivayet ettiği hadislerdendir ve muttasıl değildir." Buna ek olarak hadisin bağlamı ve Nebi'nin (sallallahu aleyhi ve sellem) vahye bağlılığıyla ilişkisi, şüphe taraftarlarının söylem tarzıyla farklılık göstermektedir.
Diğer bir örnek: "İslam kan ve vahşet dinidir." iddiasına, İslam'ın hoşgörü dini olduğunu ispatlama yoluna tevessül ederek cevap verilmemelidir. Bilakis muhaliften yöneltmiş olduğu bu şüpheyi delille ispat etmesi istenir. Delil getirirse sıradaki adımlan uygularız fakat delil getiremezse söylemi zaten hükümsüz kalacaktır.
Hatta münazara älimleri iddia sahibinin delil getiremeyişini ifhâm olarak isimlendirirler ve bu durumda münazaranın sonlandırılması gerektiğini söylerler.
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.