Tarihi delillere bakacak otursak, kendisi ne zaman bir vahiy yani Kur'an'ın bir parçasını alacak olsa bunu, önce erkeklerden oluşan bir topluluğa okuyup tebliğ ediyor ve sonra da kadınlardan oluşan bir ayrı topluluğa (bu onun hanımların eğitimine verdiği önemi açıkça gösterir) tebliğ ediyordu (bk. İbn İshak, Mağazi Fesneşri, Hadis No. 192); ancak bundan sonradır ki yazıcılardan birini çağırıyor ve ona kendisine vahyedilmiş olan ayetleri kaydettirip yazı ile tesbit ettiriyordu. Katip yazı işini bitirince, Resulullah ona, yazdığı ayet metnini yüksek sesle okumasını emrediyor ve böylece şayet vahiy katibi yanlış veya eksik veya ziyade yazmışsa düzeltme imkanı hasıl oluyordu (bkz. Heysemî, Mecma'uz-Zevaid, l, 152; aynı eser, VIII, 257, Teberani'den naklen). Zeyd İbn Sabit adındakı katiplerinden biri bize onun şu metodunu açıklamaktadır: "Resulullah bana yazdırıyor ve bitirince de yazdığım ayeti yine bana okutturuyordu. Şayet bir yanlış veya noksan bulursa bunu düzelttiriyordu. İşte bundan sonradır ki ben kalkıp bu (ayeti) insanlara bildiriyordum" (bk. Heysem!, Mecma'uz-Zevaid, 1,152 ve VIII, 257; Tabarani ve diğerlerinde de kayıtlıdır.)
Sayfa 698 - Yeni Şafak Gazetesi