Yazar, “İslami Edebiyat, İslam medeniyetinin ürünlerinden biridir, kısaca İslam davetinin konuşan lisanıdır”, demekte ve konuya bu bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Eser meseleyi incelerken, günümüzdeki edebi okulları ve şartları da göz önünde tutmakta, İslami edebiyatın önündeki problemleri, estetik anlayışının ne olması gerektiğini, edebiyatçının sanatına ve fikrine karşı olan sorumluluklarını nasıl uzlaştırabileceğini ele almakta ve bunlara birtakım öneriler getirmektedir. (Arka kapaktan)
İslam medeniyetine gelince; yapısı, etkisi ve kaynaklarıyla apayrı ve özel bir mevkiye sahiptir. Biz, artık mübalağa yapmayacak, ayrıca onun geçirdiği sarsıntılardan da sözetmeyeceğiz. İslâm medeniyetinin ölmeyeceğini kabul edince, söz zaten biter.
Araştırmacılar edebiyatı, "şekil, mazmun ve içerik" olarak ele almak temayülündedirler. Bu usûl, bir tür basite indirgeme yolu olarak çok kere zorunlu olur. Zaten bu metod bize eski felsefecilerden mirastır.
Çağdaş sanatçıların çoğunun benimsediği kapalılık ve anlamsızlık, günümüz ve geleceğimiz için korkulu bir durumdur. Çünkü bu bir nevî kuralsızlığın, kural haline gelmesidir. Hatta bazı ülkelerde, eleştirmenler bunu bir düşünce tarzı haline sokmuş, yeniliğin ve edebî olmanın ölçüsü saymaya başlamışlardır.
Yazar, “İslami Edebiyat, İslam medeniyetinin ürünlerinden biridir, kısaca İslam davetinin konuşan lisanıdır”, demekte ve konuya bu bakış açısıyla yaklaşmaktadır. Eser meseleyi incelerken, günümüzdeki edebi okulları ve şartları da göz önünde tutmakta, İslami edebiyatın önündeki problemleri, estetik anlayışının ne olması gerektiğini, edebiyatçının sanatına ve fikrine karşı olan sorumluluklarını nasıl uzlaştırabileceğini ele almakta ve bunlara birtakım öneriler getirmektedir. (Arka kapaktan)