Hadiste: «Kul ile küfür arasında namaz vardır. Namazı terk ederse aradaki engel kalkar» meâlinde buyurulmuştur.
İslâm büyükleri namaza son derece ehemmiyet vermişler ve müslüman halkın onu terk etmesine asla müsamaha göstermemişlerdir. Muteber fıkıh kitaplarımızda şöyle bir mesele vardır: Bir gemi batsa, bir adam bir tahta parçasına tutunarak denizin ortasında dalgalarla boğuşur vaziyette kalsa, namaz vakti gelince o hâldeyken abdest azâlarını deniz suyuna abdest niyetiyle daldırıp namazı o halde bile imâ ile kılması gerekir. Böyle bir durumda, değil namazın terkine, te'hirine bile cevaz verilmemiştir.
Eski devirlerin örnek İslâm hanımları gibi bugünün imanlı hanımları da dünya ziynetlerine, keyfe, konfora, mala, mülke sırt çevirmeli ve riza-yı İlâhiyi kazanmak için ihlâslı çalışmalara başlamalıdır.
Müslüman bir milletin kadınları İslam inancına, ahlakına, terbiyesine ve yaşayışına uygun bir şekilde yetiştirilmemiş olursa o milletin işleri iyi gitmez ve birçok fitne ve fesat zuhur eder.
Siz, akıllarını Descartes mantığı hapishanesinin dört duvarı içine kendi elleriyle hapsedenler. Eğer siz, namazdaki, cemaatteki kerameti idrak etmiş olsaydınız her ezan okunuşunda camilere koşardınız.