İslam’ın İlk Mareşali Hz. Muhammed
Richard A. GabrielEn Eski İslam’ın İlk Mareşali Hz. Muhammed Sözleri ve Alıntıları
En Eski İslam’ın İlk Mareşali Hz. Muhammed sözleri ve alıntılarını, en eski İslam’ın İlk Mareşali Hz. Muhammed kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her ne kadar irtidat savaşları bir din savaşı olsa da aynı zamanda Hz. Ebû Bekir, Mekkeli müttefikleri ve sadık yerel bedevi kabileleri tarafından Medine'nin otoritesini ve İslâm inancını tüm Arabistan'a yaymak için ilan edilen bir savaştı.
Sayfa 324Kitabı okudu
Arap fetihlerinin orduları daha büyük bir miktarda Müslüman din değiştiren nüfusa dâhil edilmeden önce İslâm İmparatorluğu'nu kuran Arap kökenli askeri kuvvetlerdi. Orijinal Arap ordularının, Hz. Muhammed'in onları ilk kurduğu 622'den Abbasi Halifesi el-Mutasım'ın İslâm ordularındaki orijinal Arap birliklerinin yerini alan kölemen Türk askerlerden oluşan Memlük askeri teşkilatını oluşturduğu yaklaşık 842'ye kadar var olduğu söylenebilir. O zamana kadar Hz. Muhammed ve halifelerin orduları neredeyse tamamen Arabistanlı Araplardan oluşuyordu 633 ile 656 yılları arasında Bizans ve Sâsânî imparatorluklarının büyük kısmını ele geçirip fetheden bu ordulardı.
Sayfa 330Kitabı okudu
Yüzyıl boyunca Araplar üç iç savaşa girdiler. İlki, Hz. Muhammed'in orijinal haleflerini 661'den 750'ye kadar Suriye'de hüküm süren Emevi hanedanıyla değiştirdi. Emeviler, ikinci iç savaştan (684- 692) sağ çıktılar, ancak üçüncü iç savaş (744-750) sırasında sonunda iktidarlarını kaybettiler ve yerlerini Irak'ta hüküm süren ve 1258 yılına kadar çok değişmiş bir biçimde de olsa halifeliği ellerinde tutan Abbasîler aldı. Arap fetihleri bütün Arap yarımadası'na, İran topraklarına ve Bizans'ın Suriye ve Mısır gibi vilayetlerini kapsayan yeni bir sosyo-politik düzen üretti.
Sayfa 330Kitabı okudu
Arap ordusunun yapısı, Arap aşiret toplumunun yapısını yansıtıyordu. Hz. Muhammed'in zamanında ve sonraki bir asırdan fazla bir süre boyunca Arap toplumu hiçbir zaman devlet olarak adlandırılmaya değer istikrarlı bir siyasî düzen geliştiremedi. Kendi başına bir devletin kendisi ve hükümetin idari bir yapısı yoktu. Arap toplumu her zaman olduğu gibi, kişisel liderlik ve yaşamın sosyal, dini ve askeri yönleri arasında hiçbir ayrım yapmaya atanmış hizmetliler tarafından karakterize edilen bir kabile toplumu olarak kaldı. Gerçekten de, hiçbir zaman böyle bir resmi ordusu olmadı. Bunun yerine kişisel silahlı maiyetlerine savaşta liderlik eden kudretli kabile reislerinden oluşan bir ittifak vardı. Mali sistemi yoktu ve oradaki hazine baskınlarda elde edilen hediyeler ve ganimetlerden oluşuyordu. Hükümet, esasen, güçlü kabile reisleri arasına müzakere edilmiş uzlaşmaya dayalı bir aşiret sistemiydi. Arap halkını ve ordusunu kontrol eden bu kabile reisleriydi. Hükümet dolaylı olarak kabile mutavassıtlar ile işliyordu. Bu dolaylı yönetim sistemi yıkılışına kadar İslâm İmparatorluğu rahatsız etti. Güç otoritenin merkezinden çekildi ve aktı, ancak hiçbir halife kabile ve bölge ordularının kontrolünü çok uzun süre elinde tutamadı. Kıskançlık, siyasi çıkarlar, dinden dönme ve kan davalarından kaynaklanan isyanlar ve ayaklanmalar yüzyıllar boyunca devam etti.
Sayfa 331Kitabı okudu
İslâm'da tüm insanlar askerdi. Müslüman toplumundan ayrı bir Müslüman ordusu yoktu. Müslümanlar kutsal bir orduydu ve fethedilen kâfirlerden ayrı yaşayan ve yeni bir kutsal savaşa çağrılıncaya kadar aileleriyle birlikte devlet masraflarıyla iyi işleyen bir sistem içerisinde mücerret bir hayat süreceklerdi.
Sayfa 332Kitabı okudu
Abbasîleri iktidardan uzaklaşma tehlikesinin yaşandığı iç savaşlardan birinde, savaşın taraflarından biri olan el-Mutasım köle olarak satın aldığı ve daha sonra askeri hizmet karşılığında serbest bıraktığı emrindeki 4000 Türk askerleriyle ordusunu donattı. Mutasım, halife olunca ordularında hizmet için Türk kölelerini satın alma ve eğitme uygulamalarını genişletti ve böylece Müslümanların "Memlük Müessesi (Kurumu)" dedikleri kurumu hayata geçirdi. Bu kurumun özü halifeliğin köle ve İslâmi kökenli olmayan askerlere sistematik bağlılığıydı.
Sayfa 337Kitabı okudu