Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı Devleti'nin Son Döneminde Kimlik, Devlet, İnanç ve Cemaatin Yeniden Yapılandırılması

İslamın Siyasallaşması

Kemal H. Karpat

En Yeni İslamın Siyasallaşması Sözleri ve Alıntıları

En Yeni İslamın Siyasallaşması sözleri ve alıntılarını, en yeni İslamın Siyasallaşması kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yeni Orta Sınıflar ve Nakşibendiyye
Yabancı işgali, geleneksel Müslüman devletlerinin çoğunu yıkmış ve dolayısıyla eski seçkinleri toplumları üzerindeki kurumsal siyasi hâkimiyetten yoksun kılarak toplumu devletin "himayesi" si dışında bırakmış, fakat kendi İslâmî kimliğini ve çıkarını savunmakta, kendi beşerî ve manevî kaynaklarına dayanarak dinî ve kültürel kurtuluşunu aramakta serbest bırakmıştır.
Sayfa 143 - Timaş yayınevi, 7. Baskı, İstanbul, Eylül 2019
İslamcı Uyanış: İslâmcılığın (Pan-İslâmizm ) Popüler Kökenleri
Cihad sadece kişisel bir ruhanî yücelme çabası değil, aynı zamanda fitneye, yani imandan sapmaya ve yozlaşmaya karşı ve nihaî olarak da, ister yabancı işgalciler ister Müslüman hükümdarlar söz konusu olsun, buna sebep olanlara karşı bir mücadeledir.
Sayfa 67 - Çev:Şiar Yalçın, İstanbul, 2019
Reklam
Kapitalizm, Toplumsal Değişim ve Dini Uyanış
Tarihi açıdan Müslüman toplumlar oldum olası değişime uğradılar fakat bu değişimin entelektüel değerlendirmesi - yani sebeplerine ilişkin rasyonel araştırma - zaman zaman yapılmış olsa bile, sebep ve netice arasında ender olarak uygun bir râbıta kurabildi. Her şey ilahî iradeye bağlandı ve böylece değişikliğin uluslararası bir olay olarak anlaşılmasından ve sonuçlarıyla baş edebilmenin çarelerini aramaktan kaçınıldı.
Sayfa 6 - Timaş yayınevi, 7. Baskı, İstanbul, Eylül 2019
Kısacası, Avrupa güçleri Osmanlı Devleti'ni ilerleme, medeniyet ve özgürlük adına reformlar yapmaya zorlamış, fakat bizzat teşvik ettikleri bu değişikliklerin toplumsal sonuçlarını sineye çekmeye yanaşmamışlardır. Ortaya çıkmalarına katkıda bulundukları yeni orta sınıfların anti-kolonyalizmini doğal kabul edecek yerde, Avrupalılar Müslümanların bağımsızlıklarını savunma yolundaki bilinç ve çabalarını dini fanatizme ve hoşgörü eksikliğine yormuşlardır.
Modernleşmeyi, Avrupa'yı ve Avrupa medeniyetini anlayış tarzı ve kendi kültür, tarih ve eğitimleri bakımından Batılılaşmacı benzerlerinden ayrılan taşra entelektüelleri kültürel bakımdan gelenekçi, siyasi bakımdan milliyetçi, ekonomik bakımdan liberal ve değişime açıktılar.
Abdülaziz, halkın kendisinden beklediği hilafet görevini yerine getirmekteki başarısızlığının bedelini eninde sonunda pahalıya ödedi. Açeh'i kendi kaderine terk etmesinin yanı sıra, Şeyh Şamil'e soğuk davranışı halkı ve softaları kendinden uzaklaştırdı ve Midhat Paşa'nın adamlarıyla birlikte Abdülaziz'i tahttan indirmesini kolaylaştırdı. Abdülaziz'in halefi II. Abdülhamid "halkın" gücünün ve özellikle arkasındaki gizli güçlerin farkında olduğundan, 1883'te Batavya'da bir şehbenderlik (konsolosluk) açarak ve Hindistan ile uzak Asya'daki Hollanda kolonilerinde yaşayan Müslümanların durumu hakkında sürekli bilgi alarak İslam dünyasına verilen zararı gidermek için elinden geleni yaptı.
Reklam
...Açeh'te bir tür demokrasinin yürürlükte olmasıydı: Sultan seçimle iş başına geliyor ve hükümdarlık imtiyazlarının birçoğunu uleebalang'lara (mahalli derebeyleri), ulemaya ve daha küçük ölçüde de tacirlere (derebeyleri ticareti de kontrol ediyorlardı) danışarak kullanıyordu. Böylece Açeh kitlelere ulaşmaya ve onları harekete geçirmeye muktedir bir örgütsel yapıya sahip görünüyordu.
İctihad kapısının "kapanması" 11. yüzyılda mutlakiyetçi Müslüman hükümdarların ortaya çıkmasıyla aynı tarihe rastlar. Bu hükümdarlar ekonomik kaynakları denetimleri altında tutmak ve böylece kendileri için muazzam bir kuvvet ve servet sağlamak için devleti kullanır ve eylemlerine meşruiyet kazandırmak için de İslam'a başvururlardı.
Nakşibendiyye-Müridiyye hareketi genellikle Şeyh Şamil'in ismiyle bütünleştirilir; ama Şeyh Şamil imanın ilkelerini savunan bir Nakşibendi'den ziyade, Ruslara karşı uzun bir gerilla savaşı veren Müslüman yurtsever olarak tanınır.
Bir kez daha evrensel olan, yerel ve bölgesel olanı teşvik etmek için kullanılıyordu.
Reklam
...uyanışçı tarikatların İslam'ı toplumun ve dinin savunulmasında kitleleri harekete geçirmek için kullanmalarına mukabil, Sultan Abdülhamid'in aynı İslam'ı Osmanlı Devleti'nin savunulmasında kitleleri harekete geçirmeye çalışan "amaçlı" bir ideoloji olarak kullandığını söyleyebiliriz.
"Abdülhamid, 1897 Yunan Savaşı dışında, hiçbir zaman cihad çağrısında bulunmadı."
Sayfa 412 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
124 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.