Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İstanbul'a Dair

Nihad Sâmi Banarlı

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“Bütün dallarını Karadeniz’den gelen serin poyraza vererek yapraktan ciğerlerini bir teselli rüzgârıyle dolduruyor; dil ve mûsikî olarak sadece vatan rüzgârlarının sazını dinliyordu.”
Camileri, hamamları, çeşmeleri, beş vakit abdest alıp durmaksızın yıkanışları ve bir temizlik örneği halinde eski evlerinin divanlarına hatta merdivenlerine beyaz ketenden örtü yayışları ile bir sabun ve kekik kokusu atmosferinde yaşayan dünkü Türk, ne kadar temiz, ne kadar "hanım" , ne kadar "efendi" idi.
Sayfa 220
Reklam
Cihangir Semti
Kanuni,önce kendi adına yaptırdığı Şehzâde Camii’ni çok sevdiği oğlu Şehzâde Mehmed’in ölümü üzerine,onun adına tamamlatmıştı.Hakkında, “Şehzâdeler güzidesi Sultan Mehemmedim” gibi mısrâlar söylediği bu evlâdından sonra,gönlünü,doğuştan hastalıklı,biraz kambur fakat çok hisli,çok akıllı ve sevimli bir çocuk olan,en küçük oğlu,Şehzade Cihangir’e vermişti.Şehzâde Cihangir ise,ağabeyisi Şehzâde Mustafa’nın idamı üzerine onun ölümündeki acıya dayanamayarak,Halep’te ölmüştü. Kanuni,bugünkü Cihangir semtinin imârına bu kayıp dolayısıyla başladı.Semtin en güzel ve hâkim köşesine Cihangir Camii’ni yaptırdı.Cihangir,derhal bir bostan olmaktan kurtularak,Müslüman halkın rağbet gösterdiği bir bölge oldu.Ancak bu talihsiz semt,defalarca yangın felaketlerine uğradı.Önce büyük bir cami halinde kurulan Cihangir Camii,her yangından ve zelzeleden sonra,orada arsa kazanmak isteyenlerin kasdına uğrayarak biraz daha küçük çapta yapıldı.Buna rağmen bugün Cihangir semtinin hâlâ en güzel milli âbidesi bu câmidir.
Aziz İstanbul Boğazı daha şimdiden beton yığınları içine gömülmüştü. (Not: Bu yazı 1968 yılında yazılmış.)
“Eserler ki, süsledikleri her tepeyi, donattıkları her sahili; türlü yönlerden faydalandırdıkları her vatan toprağını mutlaka millî bir çehreyle süslemiş; her şehre, onun tereddütsüz bir Türk şehri olduğunu haykıran, canlı ve gerçek bir ifade vermiştir.”
"Eski İstanbul, âdeta yumuşak, tılsımlı ve mâneviyatlı bir şehirdi. Şimdiki İstanbul ise serttir, katıdır; beton yığını binâların aralıksız, şekilsiz, mîmârîsiz sıralanışıyle hergün biraz daha maddidir."
Kubbealtı NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Bizim şehirlerimizde çingeneler,daha çok bahar mevsimlerinde belli olur.Sırtlarında kırların hür çiçekleri ve yeşillikleriyle şehirlerimizin bahar girmeyen semtlerine bu hayat mevsiminin renklerini,kokularını getirirler.Şark dünyasında Hıdırellez denilen Hızır ve İlyas adlarından doğma hayat ve bahar bayramı bile,en çok çingeneler tarafından şenlendirilir.Çingenelerin hayâtında Hızır ve İlyas gibi ab-ı hayâtı bulmuş bir canlılık vardır.
Sayfa 242Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.