En Eski İstiklal Mahkemesi Hatıraları kitaplarını, en eski İstiklal Mahkemesi Hatıraları sözleri ve alıntılarını, en eski İstiklal Mahkemesi Hatıraları yazarlarını, en eski İstiklal Mahkemesi Hatıraları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnkılap kurtları,her nevi haşere; milletin kurtuluşunu engellemeye, inkılabın aleyhindeki harekata hakim olmaya çalışıyorlardı. Hatta, en acısı, içimizde güya dava yoldaşlığı yapanlardan bir kısmının da dahil olduğu bir Halifecilik, bir Padişahçılık ruhu, zaman zaman canlanıyordu.
Birinci Dünya Harbi'nin sonuna doğru memleketin kurtulacağından ümitlerini kesip Avrupa'ya kaçan bazıları Gazi Mustafa Kemal memleketi kurtardıktan sonra, hariçte tekrar birer kahraman tavrı takınmışlar, Anadolu'ya girmek, yeniden hükümet işlerine karışarak hatta iktidarı tekrar ele geçirmek sevdasına düşmüşlerdi.
İstiklal Mahkemeleri'ndeki tecrübelerimiz bize göstermiştir ki, saltanatçı, hilafetçi zihniyetinde bulunanlarla bu zihniyetin timsali olmak esasını taşıyanlar Ankara merkezine karşı daima hınçlıdırlar.
İkametgâhlarının (Naim Palas- İzmir) önünü halk hıncahınç doldurmuştu. Bazı zevat Gazi'nin ıçki içtiğini halktan gizlemek maksadıyla kapıları ve pencerelerin kepenklerini kapatmışlardı. Gazi bunu görünce hiddetle:
"Benim milletimde gizli yaptığım hiçbir işim yoktur! Her şeyi milletimin gözü önünde yaparım. Derhal kapıları açınız!" diye emir buyurdular.
Çok tartışılan İstiklâl Mahkemeleri'nin hakimlerinden olan Ali Kılıç'ın 30'lü yaşlarda verdiği kimi kararları, bu kararlardan 30-35 sene sonra daha geç ve tekamül yaşlarında kaleme alarak kitaplaştırmış. Daha çok İzmir suikastı ve Topal Osman olaylarını anlatmış. Dili ağır. Yanınızda sözlük bulundurmanızı tavsiye ederim. Kitabın eleştirisi yetkin kişilerle yapılmalı. Keyifli okumalar...
Kendisi, benim ve İhsan Bey'in şahsi arkadaşımız olduğu için Ankara'ya her gelişinde bizi ziyaret eder:
"İnkılap bitmedi, daha yapacağımız çok şeyler var" diye dertlerini ve fikirlerini söylerdi. Bir gün dayanamadım:
"Yahu, Osman Bey, hangi inkılap bitmedi ve bitmek için ne yapmalı?" dediğim zaman: "Bitmedi, çünkü daha sen de sağsın ben de. Henüz birbirimizi asmaya sıra gelmedi" demesi bizi hayrete düşürmüştü.
(Kuvayi milliye komutanlarından Kasap Osman idam edilmeden aylar önce Kılıç Ali ile konuşması)
Eğer İstiklal Mahkemeleri, memlekete müteveccih (yöneltilmiş) bir takım kötü ve caniyane hareketlere, suikastlara lakayıt ve müsamahakar davranmış olsaydı, hiç şüphesiz ki, tarih huzurunda en ağır, en acı itaba (azarlamaya) muhatap olacaktı.
. O zaman Ankara'da polis telefonundan ve askeri telefondan başka telefon yoktu) İsmet Paşa ile konuşuyordu. Gazi'nin hali sıkkın ve hırçınca idi. Telefonu kapatınca bana döndü:
" - İsmet telefon ediyor. Bir Hintli ası yormuşsunuz.
Bunun idamı İngilizlerle aramızda hadise çıkarır, diyor.
Ben cevabını verdim. Siz vazifenizi bilirsiniz." Dedi. Derhal Polis Müdürü Dilaver'e telefonu açarak
hükmün hemen infaz edilmesini ve bu gibi taallüllerin, (işten kaçınmaların) alacağı emirler nereden gelirse gelsin, bir daha tekerrür etmemesini ve mucibi mesuliyet olacağını kendisine şiddetle ihtar ettim. Hintli o gece sabaha doğru idam edildi. Sonradan öğrendik ki İsmet Bey'i bu hadise münasebetiyle tahrik eden o tarihte Ankara'da bulunan Halide Edip Hanım imiş!
Birinci Dünya Harbi'nin sonuna doğru memleketin kurtulacağından ümitlerini kesip Avrupa'ya kaçan bazıları Gazi Mustafa Kemal memleketi kurtardıktan sonra, hariçte tekrar birer kahraman tavrı takınmışlar, Anadolu'ya girmek, yeniden hükümet işlerine karışarak hatta iktidarı tekrar ele geçirmek sevdasına düşmüşlerdi.(ittihat terakki için)