En Eski İtalya'da Rönesans Kültürü Gönderileri
En Eski İtalya'da Rönesans Kültürü kitaplarını, en eski İtalya'da Rönesans Kültürü sözleri ve alıntılarını, en eski İtalya'da Rönesans Kültürü yazarlarını, en eski İtalya'da Rönesans Kültürü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Aklın hesapçı soğukkanlılığına sahip ve her aracı pervasızca kullanan insan; cesur değil, fakat son derece hünerli, her şeyi kendi isteğine boyun eğdirmeye düşkün insan; hak etmeksizin, herhangi bir din sevgisi duymaksızın, gününü gün etmeye bakan ve tüm davranışlarını sırf buna uyduran, üstelik görkemli bir atalar gururu besleyen ve ateşli bir şöhret ihtirası ile yanan insan; serbest düşünen, yıldızlara inanan, buna rağmen, sakıngan bir dindarlık güden ve Tanrı'ya salt bir itaat gösteren insan; zevk ve sofaya doymaz, fakat bilgi ve sanata da aynı derecede tutkun, her güzel şekle vurgun ve her güzel karşısında kendinden geçen, bizzat kendisi bitmez tükenmez, yorulmak bilmez bir temaşa olan insan". İşte Jacob Burckhardt'ın karşımıza çıkardığı Rönesans insanı tablosu!
Burckhardt'ın Nietzsche üzerinde kuvvetli bir etki yapmış olduğuna şüphe yoktur. Gerçekten de Nietzsche, 1886'da Burckhardt'a şöyle yazıyordu:
"Sizin kadar benimle ortak esaslardan hareket eden kimse tanımıyorum. Bana öyle geliyor ki siz de aynı problemleri görüyor, bunlarla bana çok benzer bir tarzda uğraşıyosunuz; hatta belki de siz daha büyük bir şiddetle davranıyor, daha derinlere gidiyorsunuz, çünkü siz benden daha suskunsunuz."
İlginç. :)
Vergi sistemi geniş ölçüde bir kadastro esasına ve İslam âdetlerine dayanmakta olup, vergiler Doğu memleketlerine özgü işkence ve zulme başvurmak suretiyle toplanırdı (gerçekten de Doğulunun elinden başka türlü para almanın imkânı yoktur).
XXI. yüzyılda ise zerre yer verilmiyordu.
Bütün İtalya'da uzluğa, kişilik ve yeteneğe, öteki Batı ülkelerinde yürürlükte olan yasa ve geleneklerin üstünde bir yer veriliyordu.
Ancak mutlak dereceye varmış erdemlilik, onları mutlak surette cani olmaktan alıkoyabilirdi.
Kaostan beslenmek bu olsa gerek. :)
Kurtlar, çarpışmalarda ölenlerin leşleri (Hıristiyanların eti) ile geçiniyordu.
Ancak uğursuzluk, sadece görünüşte söndürülmüş bir yangın gibi, sonradan tekrar alevlenmiştir.
Jamais homme cruel ne fut hardi.
Zalim insan hiçbir zaman cesur olmamıştır.
Kendisi için inşa ettirdiği saray çok gösterişli değildi, fakat mevki ve düzen bakımından klasik bir mükemmellikteydi. En büyük hazinesi, o meşhur kitaplığını buraya topluyordu.