İzmir Postası'nın Adamları kitaplarını, İzmir Postası'nın Adamları sözleri ve alıntılarını, İzmir Postası'nın Adamları yazarlarını, İzmir Postası'nın Adamları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İki defa Ankara. İkisinde de zamanım varken gitmedim söyleşi ve imzalarına. Biliyorum çok seveceğim muhabbetini. Paylaştıklarını.
Nasıl sevilmez ki sürekli anne dolması, turşusu, eriştesi paylaşan bir adam.
•
Ama nedense yazını için aynı cümleleri kuramayacağım. İki oldu ondan okuduğum. Ama nedense bir türlü kabul edemiyorum yazdıklarını. Belki de kimyanın tutmuyor oluşu. Nihayetinde hepimizin yazarı farklı.
Hikayeleri mi? Sen, ben, o. Bizden olanlar. Foto Nuri, Dikran Amca, Laz Osman, Kazım Nami ve diğerleri.
"Niye," derim, "niye hep gitmek zorundayım?.." Oysa yaralı kuş gibi geçerken köylerden, kasabalardan, insanlar büyük bir huzurla evlerine döner, taş oynar kahvelerde, çocuklar çember çevirir. Kimse gitme telaşında, varma heyecanında değildir.
Ah, bu hayatı istediği gibi kesip biçemiyordu işte. Halbuki eteğinde binbir ışığı, planı, öyküsü vardı. İstediği kareleri arka arkaya bağlamak elinde olsaydı keşke.
Etrafımı dolduran şu yüksek dozlu unutma alışkanlığına sahip olabilseydim belki de her şeye daha kolay katlanabilirdim. Ama nafile işte. Zamanın çarklarını geriye çeviremediğim gibi yaşadıklarımı da unutamıyordum.
Yüz gün oldu babam öleli. Ölümün bana bu kadar yaklaşabileceğine inanmazdım. O hep küçük bahçemde dolaşır, duvarları yoklar, oradan çatıya akıp tahta nalınlarıyla çatıda gezerdi. Ama kapıyı zorlayıp içeri girebileceğini ve bunca yılın Nalbant Asım'ını soluksuz bırakacağını düşünmemiştim.
Eski ceviz, belinden en az yirmi yıl önce çatal yapıp uzattığı yorgun kolunu yanı başındaki istasyon binasının kiremitlerine dayamış, son yapraklarından sıyrılmayı bekliyordu.
Gece, derlenip toparlandı. Koluna taktığı derinliğiyle doğruldu usulca. Koyu lacivert karanlık önce tepelerden, ardından kuytudaki sokaklardan yürüyüp uzaklaştı.
Bu evde son günüm. Birazdan bu eve gelirken taşıdığım tahta bavulumla gideceğim. Hayır, Faruk'u gömemem. Çünkü o hâlâ bekliyor. Her şeye rağmen biliyorum ki, ümidini hiç kaybetmedi.
Ahmet Büke 1997 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünden mezun oldu. Ölümsüz Öyküler Yayınevinin düzenlediği Xasiork 2002 Kısa Öykü Yarışmasında Kayıp Dua Kitabı isimli hikâyesi birincilik ödülüne layık görüldü. 2008'de Alnı Mavide ile Oğuz Atay Öykü Ödülü'nü, 2011'de Kumrunun Gördüğü