Godard, kadının yenidensunumunda alışılmamış ve çarpıcı bir söyleme sahiptir. Jean Luc Godard'm kadının yenidensunumunda temel aldığı kavram "spectation"dır. "Spectation", resim ve fotoğraf gibi durağan sanat biçimlerine uygulanamayan, dinamik görsel bir sanat kavramıdır ve ilk kez1972'de İngiliz senarist ve kuramcı John Berger tarafından Waysof Seeing (Görme Biçimleri) kitabında tanıtılmıştır.
Berger’in bu süreçle bir kadının kendisine bakıldığını izlemesini anlatır. Kadın kendi konumunu, izlenen ve izleyen olarak izler. Berger’e göre kadının toplumsal varlığı erkeğin toplumsal varlığından farklı bir türdedir. Erkeğin varlığı, içerdiği
gücün sözüne bağımlıdır. Bu söz büyük ve güvenilirse, erkeğin varlığı belirgindir. Söz verilen bu güç, ahlâka, fiziğe, mizaca bağlı,
ekonomik, toplumsal veya cinsel olabilir, ancak her durumda bunun nesnesi erkeğin dışındadır. Erkeğin varlığı "sana" veya
"senin için" ne yapabileceğini önerir.
Buna karşılık, kadının varlığı kendisine karşı nasıl davranılacağını ve ona ne yapılıp yapılamayacağını açıklar. Varlığı
kendisini, jestler, ses, görüş, ifade, giysi, seçilen çevre, zevk içinde ortaya koyar. Aslında kadının varlığına katkıda bulunmayacak hiçbir şey yoktur...
Lacanyen psikoanalize göre, bilinçaltı da dil gibi yapılanmıştır. Kısaca bilinçaltı, özneyle aynı süreçte -dil kazanma
sürecinde- üretilir. Mulvey ve Kuhn, Lacan'ın kuramına dayanarak ayna evresinin, düşselin matriksini, gözlem/yanlış gözlem'i, özdeşleşmeyi ve "Ben"in biçimlenmesini, öznelliği
oluşturan görüntü olduğunu belirtirler. Özetle, insan öznelliği, bilinçaltı ve dil arasında bir bağlantı vardır. Lacan, öznelliğin diğer şeylerin yanısıra, konuşma eyleminin içinde ve onun aracılığıyla yapılandığını söyler. Örneğin, "ben" sözcüğünün söylenmesi sırasında bunu söyleyen kişinin dış dünyadan kendini
ayırabilmesi için kavramlaştırmaya gereksinimi vardır. Konuşan "ben" sözcüğünü söylerken aynı zamanda bu öznelliği üretmektedir. Bu bağlamda süreç kavramı iki nedenden dolayı
önemlidir. Birincisi, özne yalnızca dilin kazanıldığı anda olmuş değildir, İkincisi özne kavramı öznelliğin her zaman yapışık, birliksel ve sonul olduğunu önermez.