"Geçmiş hatırlanmak için değil, geçmek için vardı. Tıpkı bugün gibi, belki de yarın. Hayatta hiçbir şeyin özel bir anlamı yoktu. Olduğuna inanan ya aptaldı ya da genç. Belki de ikisi birden.
Rüya ile gerçekliği ayıran tek duygu, acıydı.Bunu biliyordu. Rüyadayken canı yanmazdı insanın. Yanması gerektiğini fark eder ama acıtamazdı vücudunu gerçek hayattaki gibi.Kanın aktığını görmek,yaşamak demekti. Yaşamak için kan akıtmak gerekti.Yeri geldiğinde de "savoir mourir" demekti Fransızca.Yani ölmeyi bilmek...
"Descartes'e göre ; Tek başınalık yaşlılığa daha uygundur. Ve ben de ona katılıyorum. 'Bir insan, başkaları için o kadar yaşadıktan sonra ömrünün son bölümünü kendisi için yaşamayı hak eder.' der. Bence doğru."
"Peşinen güveniriz birbirimizin sözlerine, peşinen güveniriz birbirimize. Bu belki oldukça tuhaftır ama insan olmanın da ayrılmaz bir parçasıdır. Başka türlü davranmak yaşama hasım olmak olurdu."