Kadının gelişim yıllarından alıp, evliliğe taşıdığı güçlüklerin yalnızca birisinden, evliliğe armağan ettiği belirsiz birşeyden söz edeceğim: Soğukluk.
Kadının cinsel yaşamında ve annelik işlevinde yaşanan özgün doyumlar mazoşist bir yapıdadır. Çocukluk dönemindeki babayla ilgili arzu ve fantazilerin içeriği, onun tarafından sakatlanma, yani iğdiş edilme arzusudur. Aybaşı kanaması mazoşistçe bir d mıeneyimin örtülü bir dışavurumudur. Kadının gizlice arzuladığı şey, cinsel ilişkide tecavüz ve şiddet ya da zihinsel alanda küçük düşürülmedir. Çocukla olan analık ilişkisi gibi, çocuk doğurma işi de kadına bilinçsiz ve mazoşistçe bir doyum verir. Üstelik erkeklerin mazoşizm fantazilerinde ya da edimlerinde düşündükleri şey, onların dişi rolü oynamak istediklerinin bir belirtisine karşılık gelir.
Cinsel doyuma ve cinsellik dışı öteki bütũn öğelere yönelik arzudan, özellikle karşı cinsle cinsel ilişki kurma arzusundan geriye bir cinsel arzu artığı kalır.
Kadınlar, "iğdiş edildikleri gerçeğim yadsırlar" ve "herşeye karşın, bir gün bir kamışa sahip olacaklanm umarlar... (Bunu dile getirmek istemesem de) kadın için ahlaki düzlemde normal olan şeyin, erkeğinkinden farklı olduğu gerçeğinden kaçamam... Bizi her iki cinsin de konum ve değer olarak birbirlerine bütünüyle eşit olduklanm kabul etmeye zorlayan feministlerin yadsımalarının bizi bu tür sonuçlandırmalardan saptırmasına izin vermemeliyiz." Freud
Cinsel örgeninin görülmez oluşu kadın için büyük bir bilmecedir ancak bu, erkekler için daha da büyük bir bilmecedir; yine de, cinsel örgeninin görülmeye hazır olması yüzünden erkek, kadın için büyük bir kıskançlık nesnesidir.
Derin anlamda Freud felsefesi, kötümser bir felsefedir. Bizimkiyse, nevrozlardaki olanca trajik öğelerin varlığının bilinmesiyle, iyimser bir felsefedir.
Temel kuramlarımızdan birisi cinselliğin ergenlik döneminde değil, doğuştan başladığı ve sonuç olarak, ilk sevgi ilişkilerimizin her zaman cinsel bir özellik taşıdığıdır.