Kadın ve Sosyalizm
August BebelEn Eski Kadın ve Sosyalizm Gönderileri
En Eski Kadın ve Sosyalizm kitaplarını, en eski Kadın ve Sosyalizm sözleri ve alıntılarını, en eski Kadın ve Sosyalizm yazarlarını, en eski Kadın ve Sosyalizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ancak yeni sınıf iktidara ve egemenliğe ortak olur olmaz,eski müttefiklerine karşı düşmanlarıyla birleşir ve bir süre sonra yeniden sınıf mücadelesi başlar.Fakat bu arada varolma koşullarının karakterini ve tüm topluma zorla kabul ettirilmiş olan yeni egemen sınıf,iktidarını ve mülkünü yalnızca uygarlık kazanımlarının bir bölümünü ezdiği ve sömürdüğü sınıfa uzlaştırarak genişletebildiğinden dolayı yeteneğini ve bilgisini yükseltir.Ama böylece kendi imhasının silahlarını ona bizzat vermiş olur.
Cinslerin sosyal bağımsızlığı ve eşitliği olmaksızın insanlığın kurtuluşu olmaz.
Bunun üzerine Morgan şunları söylüyor: "Aile aktif ögedir, asla durgun değildir; toplum aşağı bir basamaktan daha yüksek bir basamağa geliştiği ölçüde, aile de aşağı bir biçimden daha yukarı bir biçime geçer. Buna karşılık akrabalık sistemleri pasiftir; ailenin zaman içinde gösterdiği ilerlemeleri uzun zaman dilimlerinde kaydederler ve ancak aile köklü bir dönüşüm gösterdiği zaman, köklü bir dönüşüme uğrarlar.
Görüyoruz ki: İnsan mülke değil, mülk insana egemendir ve mülk insanın efendisi olmuştur. Özel mülkiyetin egemenliğiyle, kadının erkeğin boyunduruğuna girişi mühürlendi. Bunun ardından kadının küçümsendiği ve hor görüldüğü dönem geldi.
Yalnızca çok basit talepleri doyurduğu dönemde, erkekle kadının faaliyeti esas olarak aynıydı. Ancak artan iş bölümüyle yalnızca görevlerin ayrılması değil, kazancın ayrılması da ortaya çıktı. Balık tutma, av, hayvan yetiştirme, tanın, özel bilgiyi ve bundan da önemlisi alet edavatın yapımını gerekli kılar ki bunlar bilhassa erkeklerin mülkiyeti oldular. Bu gelişmede ön planda bulunan · erkek, bu zenginlik kaynaklarının esas efendisi ve sahibi oldu.
Bizdeki balayı gezisi, kadın kaçırma adetini anımsatıyor; gelin ev ocağından kaçırılıyor. Buna karşılık yüzük değişimi kadının erkeğe boyun eğişini ve bağlılığını anımsatıyor. Bu adet, ilk olarak Roma'da ortaya çıktı. Geline, erkeğe bağlanışının işareti olarak, erkek tarafından demir bir yüzük verilirdi. Sonra bu yüzük altından yapıldı ve .çok sonraları, çift taraflı bağlılığın işareti olarak karşılıklı yüzük değişimi yerleşti.
Özel mülkiyetle ve bununla bağıntılı miras hakkıyla birlikte, sınıf farklılıkları ve sınıf çelişkileri de ortaya çıktı. Zamanla varlıklıların varlıksızlara karşı birliği gerçekleşti. Birinciler yeni kamu kurumlarının yönetimini ele geçirmeyi ve miras yoluyla devretmeyi istediler. Gerekli hale gelen para ekonomisi, eskiden bilinmeyen borçlanma ilişkileri yarattı. Dış düşmanlara karşı çatışmalar, içte çıkar çelişkileri ve tarım, zanaat, ticaret arasındaki farklı çıkarlar ve ilişkiler karmaşık hukuk kurallarını zorunlu kılıyor ve toplumsal mekanizmanın düzenli gidişini denetleyen ve anlaşmazlıkları karara bağlayan organlar gerektiriyordu. Aynı şey efendilerle köleler, borçlularla alacaklılar arası ilişkiler için de geçerliydi. Böylece tüm bu ilişkileri kavrayan, yöneten, düzenleyen, dengeleyen, koruyucu ve cezalandırıcı müdahalede bulunan bir güce gereksinim vardı. Yeni toplum düzeninde ortaya çıkan birbirine zıt çıkarların zorunlu ürünü olarak devlet ortaya çıktı.
Bunun yönetimi doğal olarak kurulmasında en fazla çıkarı bulunan ve sosyal güçleri sayesinde en büyük etkinliğe sahip olanların eline, varlıklıların eline geçti. Yani mülk aristokrasisi ile demokrasi, siyasal hakların tam eşitliğinin egemen olduğu yerde de karşı karşıyaydı.
Demek ki devlet düzeni, iş bölümünün daha yüksek bir basamağında, çoğunlukla birbirinin karşısında bulunan ve çatışan farklı çıkarlara sahip çok sayıda mesleklere bölünmüş bir toplumun zorunlu sonucudur. Daha zayıf olanın baskı altında tutulması bu nedenle gerekliydi.
En törensel nikah, başrahip tarafından, en az on tanık önünde kıyılıyordu, burada gelinle güvey, bağlanmanın işareti olarak, un, tuz ve sudan yapılmış bir pastayı birlikte yiyiyorlardı.