En Eski Kadınlığın 21 Hikayesi kitaplarını, en eski Kadınlığın 21 Hikayesi sözleri ve alıntılarını, en eski Kadınlığın 21 Hikayesi yazarlarını, en eski Kadınlığın 21 Hikayesi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Eğer, daha önceden birçok kez olduğu gibi, aşkımın karşılığı olsaydı ve eğer bu bir gelecek sorunu, sevdiğiniz elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olurken, sizin onun tabağındaki katılaşmış yumurtayı kazımanıza kaçınılmaz olarak yol açacak bir karar verme sorunu olsaydı büyük panik yaşardım. Akademik araştırmalarım sayesinde, en yakın arkadaşınızın ve en sevdiğiniz dostunuzun, uzun sivri dişlerinin çıkıp yarasaya döndüğü o ana aşinaydım. Bu anın geleceğini ve benim için dehşet verici olacağını düşünüyordum. Bundan daha şaşırtıcı olan, sevgilimin insan-dışı ve dayanılmaz bir yarı-tanrı ya da canavar değil de, bir insan olduğu gerçeğini gördüğüm andır. Psyche' nin elindeki mumun ışığında gördüğü kanatlı bir yarı-tanrı değil, sivilceli, çıkık göğüslü bir gençti. Daha az kahramanca olmasına karşın bir adamı sevmek, bir yarı-tanrıyı sevmekten daha zordur.
"Yalnız arada bir, Öyle çok sık değil, ama ara sıra bunaldığımda beni uçurumun kıyısına itmek için çok büyük bir tekme gerekmediği duygusuna kapılıyorum."
Bir evlilik nasıl sürdürülürse sürdürülsün, asla keyfi bir biçimde gitmez, icatlara açık değildir, yenilik ve değişiklikleri de kaldırmaz, çünkü bir evlilik yaşamını üstlenmek, onun biçimini kabullenmek demektir.
Kendine özgü bir mutsuzluk, kendine özgü bir yalnızlık üzerinde ayak diremenin kibir ve gururu hep yaşayagelmişti içinde; ne var ki, ancak şimdi söz konusu kibir ve gurur kendini açığa vurmayı göze alabiliyor, yeşerip çiçekleniyor, büyüyüp dal budak salıyor, bir çit gibi örtüyordu üzerini. Kurtarılacak gibi değildi. Kimse onu kurtarmaya, birbirine kenetlenmiş kırmızı çiçekli dalların aralanıp yolu kapamaktan vazgeçeceği bin yıl sonrasını yaşamaya yeltenmesindi. Gel uyku, gel bin yıl, gel de bir başka el uykudan uyandırsın beni!
Jigger mi ne, öyle bir şeyler söylüyordun. Neymiş o jigger zımbırtısı? Yeraltı trenlerinde yolculuk edenlere argoda öyle diyorlar, diye karşılık verdi Audrey, bunca rahat konuştuğuna kendisi de şaşarak. Bilmiyor muydun? Sahi mi? Yoo, hiç duymamıştım. Audrey, Aslında tropik yörelerde yaşayan bir böceğin adı... sözcüğün kökeni yani, diye sürdürdü. Bunlar sen farkında olmadan derinin altına girerlermiş. Sonra orada yumurtlarlar, çoğalıp yayılırlarmış, senin hala haberin yok tabii. Bir de, kocaman kentlerde yaşa- 99 yan başka türlü bir tropikal böcek var. Bunların demiryolları var, yeraltı trenleri var, köprüleri, askerleri, savaşları, bizde ne varsa onlarda da var. Bazı kentleri büyük, bazı kentleri küçük. Kentleri birbirine bağlayan yollan da var. Bu böceklerin büyük çoğunluğuna işçi adı veriliyor. Bu işçi dedikleri uçamıyorlar çünkü kanatları çok önceden yolunmuş. Bir de sevişemiyorlar. Sırf çalışıyorlar. Bunun nasıl başa-nlabildiğini kimse kesin olarak bilemiyor. Yedikleri yiyecekten oluyor diyenler var. Ama kimi uzmanlar da hepsi birbirinden ayrı tutulduğu için diyor. Ne o, inanmıyor musun? Sesi birden yükseldi. Yalan mı söylüyorum sanıyorsun?