Acayip deneyler konusu açılınca çoğu insanın aklına hemen Nazi toplama kamplarında yapılan deneyler geliyor ya da en azından, acayip deneyler hakkında bir kitap yazmakta olduğumu kime söylediysem, aldığım en yaygın yanıt "Yani, Naziler' in yaptığı gibi deneyler mi?" oldu. Ama burada Nazi deneylerini özellikle anlatmayacağım. Bu kitaba Naziler'in yaptığı araştırmaları katmadım, çünkü bu kitabın bir vahşet kataloğu olmasını istemedim. İkinci nedeni ise gerçek bilimsel araştırmaları incelemek istememdi yoksa bilim adına yapılan sadist işkencelerle ilgilenmiyorum; Nazi "deneylerini" böyle görüyorum çünkü.
Bu kitapta LSD ile kafayı bulan filler, çift başlı köpekler, zombi kediler ve yarışan hamamböcekleri var -bunlar sizi bekleyen pek çok antikalıktan yalnızca birkaçı.
Ortamda kendi türünden başka bireylerin bulunması neredeyse tüm canlılarda basit işlemleri gerçekleştirme hızını artırırken, karmaşık işlemleri gerçekleştirme hızı azalıyordu.
Merakın bir başka tehlikesi de insanları dahiliğe mi deliliğe mi yoksa her ikisinin ortası bir yere mi sürükleyeceğinin ancak sonradan anlaşılabilmesidir.
Morton Heilig'in 1957'de yaptığı Duyurama(Sensorama), gerçek anlamda ilk sanal gerçeklik makinesiydi.Kullanıcıları, 3 boyutlu filmleri titreşimli koltuklarda izliyorlardı.