Ne var ki müstakbel kayınpederi olarak gördüğü kişiye:
"Ben edebiyattan başka bir şey değilim ve başka bir şey ne olabilirim ne de olmak istiyorum" diyen genç adamla on yıl sonra, edebiyatı küçük bahçıvanlık denemeleriyle aynı düzleme koymuş olan olgun adam arasında, dışsal olarak yazma gücü aynı kalsa da, hatta sona doğru bize daha tutarlı ve daha doğru gözükse de -ki buna Şato adlı romanı borçluyuz- içsel fark büyüktür.