... kadınlar, bilhassa anne olanlar, ellerinde uzun atlama sırıkları, koşabildikleri kadar hızla koşup, hoooop üç-beş, bilemedin on sene içinde genç kızlıktan yaşlılığa sıçrayıveriyorlar. Her biri uzun atlama şampiyonu.
Kadınlar berbat bir evlilik ya da ilişkiden sonra genelde uzunca bir süre yeni bir sevdadan kaçıyorlar. Erkekler içinse tam aksi geçerli; bir felaketi atlatır atlatmaz derhal yenisini aramaya başlıyorlar. Erkekler yalnız yaşayamıyor.
Kaçarak, korkarak, saklayarak, bitmez tükenmez can sıkıntılarından mürekkep bir hayatı yaşamak, yaşamak değildir. İnsan ki eşref-i mahlukattır, bir nebat gibi hissiz ve gayesiz yaşamak ona yakışmaz.
Hakk'ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen, seni hırpalayarak değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun altının üstünden daha iyi olmayacağını?