Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları

Emine Azboz

Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları Gönderileri

Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları kitaplarını, Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları sözleri ve alıntılarını, Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları yazarlarını, Kalemden Kaleme Günyüzü Mektupları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Senin Feryatlar'ını duydukça, kendi Mekan Hikayeleri'min içine girdikçe, Doğu'nun ve Batı'nın yüzünü gördüm. Toprağın ve denizin yüzünü gördüm. Yoksulluğun ve varsıllığın yüzünü gördüm. Kadının ve erkeğin yüzünü gördüm. Öyle çok acı, öyle çok isyan, öyle çok korku, öyle çok ke­der, öyle çok hüzün gördüm ki bazen gördüklerimin beni öldüreceğini sanıyorum.
Reklam
Sözün hakkı söze, emeğin hakkı emeğe, insanın hakkı insana verilmedi. Kötülük ya­yıldı, büyüdü, dev sahnelere sığamayıp meydanları ele geçirdi. Sıradan insanların gündelik hayatlarının, masum ilişkilerinin içine nüfuz etti.
Çocukluğumdan beri şiire ve müziğe duyduğum sevgi, o güzellikleri yaratanlara da ilgi duymama neden oldu. An­nem şair ya da bestekar falan değildi, ama ut ve keman ça­lardı. Onun , halasından kaldığını söylediği nota defterleri vardı evimizde.
Bir kadının o mahzun anlaşılmazlığını hissettim içimdeki derinliklerde.
Bir kadın ruhunun, şiirlerle dolu bir ruhun en yakınları, annesi babası ve toplum tarafından baskı al­tında tutulması ... Kadın şairlere hafif meşrep gözüyle ba­kıldığı, kadının toplum içinde hep gözden uzak olduğu o karanlık kapkaranlık çok eski yıllar ...
Reklam
Edebiyat yaratıcılıktır elbette! İnsan çekinerek yazıyor başlangıçta ... Adını, sanını, bedenini insanlardan kaçırı­yor. Bunakların bir yerleriyle oynadığı gibi adıyla-sanıyla oynuyor ve herkes bu çekingenlik devresini yaşıyor bence.
Ben, ne iş mi yapıyorum? Memleketime, anneme, ba­bama, sevenlerime, ülkeme, yoldaşlarıma, kalemdeşle­rime, hayat arkadaşıma ve çocuklarıma layık olmaya çalı­şıyorum kendi çapımda. Bir Diyarbakır kitabı yazarken, sizlerin sesini duyumsadım birden. Gogol'un "Ölü Can­lar" kitabı gelmişti aklıma. Kadınca sevgimle ...
Yaşamın, daha da uzaması gereğini Yaratan görüyor­dur elbette. Zira yenilikleri öğrenmeye ömür yetmiyor.
Sevgili Sırri Hanım, hakkı­nızdaki söylenti özel yaşamınız olsa da, tarihe mal olmuş birinin yaşamını bizim "Amazon Kızlar" çok merak edi­yor sonuçta. Hepsi de kendi yazarının ilginç yanlarını, bi­linmeyenlerini öne çıkarmak için yarışıyor. Hani haksız da değiller, Sırri Hanım. Anlaşılan, Yusuf Kamil Paşa da safa adamıymış! İnsanı acıtan aşklar bir yana, çok anlama­dığım Divan Şiirine de merak sardım sayenizde.
Reklam
Her neyse Sırri Hanım, mektubumda kaldığım yerden devam edeyim yanılsamalara... Bilgisayar denilen alet, çok şeylere kadir. İnsan kendini kaybediyor içinde!
Keşke bir portreniz olsaydı elimizde sevgili Sırri Ha­nım. Anlaşılan o ki, sanatınız kadar güzelliğiniz de ön planda. Az bulunur niteliktir birçok artıları üstünde top­layıp kalıcı olmak.
Güzel olduğu kadar cüretkar bir kadın olan Mihri Ha­tun, erkek meclislerine çekinmeden girer; gerek şiir, ge­rekse diğer bilimlerle ilgili erkeklerle boy ölçüşmekten ka­çınmaz.
Mihri Hatun, 15-16. Yüzyıl Divan Edebiyatımızın iki kadın şairinden biridir. Kadiri dünyasını, duygularını, alı­şılmış kalıplarını zorlayarak, açıkça ve kadınca söylemeyi başaran tek kadın divan şairidir. Sevgililerini adlarıyla anacak kadar da cesur.
"Mektup yazdığın Mihri Hatun kimdir?" diyenlere, ben de diyorum ki; "Osmanlı döneminde Divan Edebiyatının ilk kadın şairlerinden biri olan Mihrf Hatun, 1460' da şehzadeler sancağı Amasya'da dünyaya geldi, 1506'da yine burada öldü. Asıl adı Mihrinnisa ya da Fahrünnisa'dır. Ama o Mihri mahla­sını, kendisi gibi şair olan, Belayi mahlasıyla şiir yazan babası kadı Mehmet Çelebi bin Yahya' dan (Belayi) aldı. Dedesi ise Hal­vetf şeyhlerinden Şücaeddin Pir İlyfıs'tır. Hiç evlenmedi."
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.