Kalp Alemi Gönderileri
Kalp Alemi kitaplarını, Kalp Alemi sözleri ve alıntılarını, Kalp Alemi yazarlarını, Kalp Alemi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gavs-ı Bilvanisî Abdülhakim el-Hüseynî [kuddise sırruhû] şöyle demiştir:
"İnsan amelini cennet için, cehennem korkusu için yapmamalı, ancak Allah dostluğunu kazanmak için yapmalıdır. "
Tefekkürle ibret almak, kalbin çırası, ruhun gıdası, bilginin ruhu ve İslâmî hayatın da kanı, canı ve ışığıdır. Tefekkürsüz bir kalp; kararır, ruh sarsıntılara girer ve İslâmî hayat da cansızlaşır..
"Ya Rab, büyük kudretini gösterdin, ikaz olduk; şimdi de geniş merhametini göster de irşad olalım!"
İbrahim b. Ethem (k.s.)
Sayfa 79
Şeyhü'l-İslam Ebû Suud'un (rah.a) belirttiği gibi takva, üç derecede gerçekleşir;
-Takvanın birinci basamağı ve en alt seviyesi, yüce Allah’ı inkârdan ve şirkten sakınmaktır.
-İkinci derecesi, zahiri günahlardan korunmaktır.
-Üçüncü ve en üst seviyesi ise, insanın bütün organlarını günahlardan alıkoyduğu gibi, kalbini ve sırrını da Allah'tan gayri şeylerden muhafaza etmektir.
-Veliler, bu üçüncü derecedeki takvaya sahiptir. İlâhî yakınlık ve manevi müşahede, bu takva ile elde edilir. Bu takva: "Ey iman edenler! Allah'tan hakkıyla korkun!" (Âli-İmran 3/102.) ayetiyle istenen takvadır ve o, Allah aşkının zirve noktasıdır."
Sayfa 60
Adamın biri Fudayl b. Iyaz'a (k.s.), "Hangi memlekette ikamet etmemi tavsiye edersin?" diye sorunca Hazret şu cevabı verir: "Toprakla nesep bağın yoktur, beldelerin hayırlısı seni takvaya özendirendir."
Sayfa 54
Takvanın temeli iyi niyet, samimiyet, ihlas ve Allah'ın rizası olduğundan Resûl-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem) mübarek göğsüne işaret ederek, "Takva buradadır" buyurmuştur
İstikamet yolu, Allah'a götüren Kur'an ve Sünnet yoludur. Bu yol, peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve sâlihlerin yoludur.
Rıza makamının başı sabırdır. Sonra kanaat gelir.Ardından sırayla zühd,muhabbet ve tevekkül gelir. Buna göre rıza,tevekkül sahibinin hâlidir.Tevekkül de,rıza makamıdır.
Allah Teâlâ'nın verdiği hükümlere sabretmek,müminlerin makamıdır. Bunlara rıza göstermek ise,yakin ehlinin makamıdır.
Kul,Allah Teâlâ'yi severek, O'nu her şeye tercih ederek ve O'nun rızasını isteyerek bütün duasını Rabbinin kendisine nasip ettiği şeyi istemek için yaparsa,daha faziletli bir iş yapmış olur.
Evliyanın büyüklerinden Fudayl b. İyâz (k.s) hazretlerine;
"Belâ ve musibete uğramış kimseler hakkında ne yapmamız uygundur?" diye sorulduğu zaman,Hazret, şu tavsiyede bulunmuştur:
"Onların acılarını paylaşarak ağlayınız.Sizin de onlar gibi, belki de daha şiddetli bir şekilde, günahlarınızın karşılığı olarak belâ ve cezaya çarpılmanız muhtemeldir.
Hasan-ı Basri hazretleri şöyle demiştir:
"Ben bir kimseyi işlemiş olduğu suçundan dolayı ayıplamıştım.Bu ayıpladığım kimsenin suçu peşimi bırakmadı,on beş sene sonra beni arayıp buldu."
"Başkalarının zarar görmesine sevinen kişi,kurtuluşa kavuşamaz."
Bennan el-Hammal (k.s)Kitabı okudu
Sufyan b. Uyeyne der ki:
"Hz.Hızır (a.s), Hz. Musa'dan (a.s) ayrılırken şöyle vasiyet etmişti:
"Hiç kimseyi işlediği bir günahtan dolayı ayıplama."
Hz.İsa (as) şöyle demiştir :
"Allah'ın zikri dışında çok kelam etmeyin,kalpleriniz katılaşır.Çünkü katı kalp Allah'tan uzaktır, fakat bunu bilemezsiniz.Kendinizi tertemiz kimseler görüp insanların günahlarına bakmayın,bilakis, kul olarak kendi günahlarınıza bakınız. Çünkü insanların bir kısmı belâya maruzdur,bir kısmı afiyet içindedir. Belâ sahiplerine merhamet edin. Ulaştığınız afiyete de hamd edin."