Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kambur Balinanın Midesindeki Adam

Samet Çoban

Kambur Balinanın Midesindeki Adam Gönderileri

Kambur Balinanın Midesindeki Adam kitaplarını, Kambur Balinanın Midesindeki Adam sözleri ve alıntılarını, Kambur Balinanın Midesindeki Adam yazarlarını, Kambur Balinanın Midesindeki Adam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Soğuk Karanlıktan Daha Soğuk Bir Aydınlığa Yolculuk...
Bir anlığına unuttuğunu düşün; anneni, babanı, her gün bitiminde dönmekte olduğun evini... Biraz daha ötesini unuttuğunu düşün şimdi; Kuzeyi ve güneyi, sağını ve solunu, dünyanın hangi cehenneminin ya da cennetinin sınırları içerisinde durduğunu, ve bu uçtaki sınırların hangi noktasında bulunduğunu... Hatta şimdi daha da ilerisini unuttuğunu düşün; Tanrı'nı ya da tanrılarını unuttuğunu... Ve geriye yalnızca; cılız iç sesin, doğanın kaosu içerisinde çelimsiz, zayıf bedenin, ve sıfırlanmış kendinle baş başa kaldığını düşün... ya da bunu senin için düşünmüş yazarın kitabını oku... ya da her ikisini birlikte yap veya hiçbirini yapma, seçim senin. Bu hiçliğin kuraklığında hayata tutunabilmek için ne yapardın, ne kadar acıya katlanırdın ve günün sonunda dönecek bir ev, inanacak bir tanrı bulabilir miydin kendine ve onları nasıl bulurdun... Sizleri, 43 yaşında yetişkin bir insanın, Kambur Balinanın Midesinden doğum sahnesini izlemeye davet ediyorum dostlarım. Gelin birlikte izleyelim bu yetişkin bebeğin her birimizin yaşamakta olduğu gibi hayatta kalma ve kendini bulma çabasını. kitapyurdu.com/kitap/kambur-ba...
Kambur Balinanın Midesindeki Adam
Kambur Balinanın Midesindeki Adam
Reklam
"Binlerce ihtimalden birkaçıyız belki de... Peki ya bir rüyada sıfırlansa bu ihtimallerin bini... Geriye kalan birkaçıyla nereye kadar ilerleyebilir ki, midenin içinde çırpınan kişi..."
Kambur Balinanın Midesindeki Adam
Kambur Balinanın Midesindeki Adam
Hayal Olanı Somutlaştıran Bir Hareket ve Bir Umut
14-15 hamle sonra ilk engelle karşılaştı. Pütürlü, yumuşak zemin, ani bir kavisle yukarı tırmanıyordu. Gölge oyunlarıyla birlikte burnunun ucunda yükselen gerçekliği, elleriyle yokladı. Hayal gibi görüneni somutlaştırdı. Dizlerinin üzerinden uzanıp tepesini saran bu yapıyı ya da dokuyu takip etti. Mide tezi her yeni bilgiyle daha da güçleniyor, Adam’ın zihnini, düşüncelerini ve gözlerini saran bir çepere dönüşüyordu. Boğulma hissi, Adam hareket etmeyi bıraktığı an yığılıp kalacağı düşüncesini perçinliyordu. Bir umut, hiç durmadan yumuşak duvar boyu emekleyip hareket etti. Öncelikli sorun havasızlıktı. Bazen çok zayıf, kaşlarını titreştiren bir esinti hissettiği izlenimine kapılıyordu. Bu izlenim Adam’ı dalgınlaştırıyordu “Kurtuluşum, bir umut. Yaşamım bir işkence. Beynim bir fanus. Düşlerim kar tanesi. Hepsi erimiş, hepsi kurumuş. Hepsi dağınık ve hepsi karışık. Neyin yankısı bu kulaklarımı yakan, neyin umudu bu içimde coşan.” Hareket ettikçe beyninde şiir gibi düşünceler, sözler parlıyordu.
Sayfa 13 - KdyKitabı okudu
Bir Oyun Perdesi Gibi Dalgalanan Karanlık
Ağırlığın sebebi havasızlık olmalıydı. Dizlerinin üzerinde doğrulmayı denedi. Koku, içi boş ve neredeyse beline yapışmış midesini buruyordu. Köpüren mide asidi boğazını tahriş ediyor, vücudu bir isyan halinde uyanıyor, çevresine tepki veriyordu. Adam “Ağırlık... Geçmeyecek, gitmeyecek gibi... Bir eylem, bir hareket, bir bilgi, bir tecrübe... Düşüncelerim kopuk kopuk. Durduğum yerde çöküyorum içime. Ağırlığı dinlemeyi bırakmalıyım.” tüm bu düşünceleri sayıklar gibi, kendisine sesli söylemişti. Konuşması bittiğinde fark etti bunu. Yer yer tizleşen, 43’lerine dayanmış sönük bir ses. Az önce kulaklarında tıslayan kendi sesiydi bu. Hayatını dolu dolu yaşayamamış, buruk bir tını vardı sesinde. Kaç hayal kırıklığı, kaç çöküş yaşamıştı bu ses. Kaç kez sessiz kalmıştı haksızlığın karşısında. Kaç dost ve sevgiliye kendini yeniden, ve yeniden baştan yorumlayarak anlatmıştı. Ve son olarak da kaç kabuk değiştirmişti bu ses ve onun ifade ettiği düşünceler. Adam “Hiçbirinin cevabını bilmiyorum ama sesim, sanki bir şeyler biliyor.” diye fısıldadı bir oyun perdesi gibi yoğunlaşan ve dalgalanan karanlığın içine.
Yaşama Tutkusu ve Ölüm İstenci Arasında Gidip Gelen Bir Sarkaç
Adam’ın iç seslerinden biri “Artık tek yol, bir tek yol kaldı geriye. Açılmaması gereken kapıların, kapanmaması gereken yolların başlangıcı. Doğmuş olanın sonu, sonun başlangıcı. Dünya, istediği kadar dönebilir artık. Zaman dilediği hızla akabilir. O da ne! Bir reddediş mi! Sonun şefkatli, sıcak kucaklayaşını geri çevirmek mi! Ne için doğruluyorsun be Adam çürümüş parmaklarının üzerinde. Çoktan bitti bu hikâye, vazgeç direnmekten, teslim ol sonun sonsuz karanlığına. Orada acı olmayacak, orada bilinç farklı frekans aralıklarında tekrar bütünleşecek. Vazgeç kendini yormaktan, nedir bu savaş hali! Nedir bu yaşam tutkusu ve sevgisi! Bırak gitsin. Bırak ve rahatla” Adam’ın iç seslerinden diğeri “Savaşmalısın en ufak yaşam kırıntısı için. Dinleme şu densizin hadsizliğini! Vazgeçme iyi olandan, yaşamdan. Elbette bir gün bitecek hikayen ve hikayemiz. O zamana kadar kırma kalemini, yakıp yırtma sayfalarını. En ufak mürekkep damlanı koru, muhafaza et. Gerekirse saçma şeyler yaz, çiz, karala. Ölmesine izin verme ruhunun. Bedenin yaşarken gömmelerine yumma göz, tıkama kulak. Aç tüm duyularını, bırak dağıtsın içindeki çocuk etrafı biraz. Kısacık yaşamını daha da kısaltmadan kalk ayağa tekrar. Yeterince düştüğün yerde kaldın, dinlendin. Daha bitmedi davamız. Daha bitmedi hikayemiz.” Adam dirseklerinin üzerinde doğruldu. Tüm bedeni bir nöbet halinde sarsılıyor, tir tir titriyordu. Hissettiği acıdan güç aldı. Ayağa fırlar gibi yerden kalktı.
Reklam
Kaç Kabuk Değiştirebilir İnsan, Bir Ömrün İçinde?
İsyan eden, yanan kaslarını şimdi dinlendiriyordu. Çay kaşığı ile toprak kazmaya benziyordu bu. Fakat yarıktan esen temiz hava denklemi bozuyor, umutsuzluk kuyusundan aşağıya bakmasını engelliyordu. “Yormadan, kendimi yormadan atmalıyım kesikleri. Kendimle boğuşmamalıyım. Ne kadar süreceği ve ne zaman biteceği belirsiz. Nefes alır gibi yapmalıyım bu işi” Adam en başında hunharca tükettiği gücünü, şimdi damla damla akıtıyordu. Süre ve yol bulanıktı. Zaman olabildiğine genişlemişti önünde. Burada bir ömür tüketebilirdi. Daha doğrusu tüketmesi gerekebilirdi. “Sadece bir ömürse kabul edilebilir.” diye düşündü. Kaç ömrü olduğunu bilmiyordu ya da kaç ömür yaşayacağını. Kaç kabuk değiştireceğini bilmiyordu. “Belirli iki şey var” diye düşündü Adam. “Kalbim hala atıyor kurumuş göğsümde ve hala nefes alabiliyorum kurumuş boğazımla” Belirli bir ritim yakalamıştı şimdi. Kesikleri yumuşak fakat darbeleri yerindeydi.
Sayfa 19 - KdyKitabı okudu
Kalp Atışları Arasına Giren Dakikalar
Adam ayaklarının yerden kesildiğini çok geç fark etti. Kambur Balinadan, kıyıdan, kızıllaşmış batmakta olan güneşten uzaklaştı. Bulutların üstüne çıktığında ruhunun bedenine geri dönemeyecek kadar uzaklaştığını düşündü. Gözlerini kapadı ve bir süre öylece süzüldü. Kalp atışları yavaşladı, kanı durağanlaştı. Kalbi, Kambur Balinadan uzaklaştığı her fersah da ağırlaşıyor, her bir atış arasına dakikalar sığıyordu. Kendiliğinden “Gerçekten de... Öldüm mü?” sorusunu fısıldamasıyla birlikte süzülmesi bıçak gibi kesildi. Artık süzülmüyor, düşüyordu. Sürtünme kuvveti yüzünü geriyor, nefes almasını güçleştiriyordu. Bulutları geçer geçmez vedalaştığı kızıllığa, kıyıya geri döndü. Kambur Balinanın sonuna kadar açılmış ağzının içine son sürat düşüyordu. İçerisi karanlıktı ve Adam her mili saniyede bu karanlığa daha da yaklaşıyordu. Ağzın içinde dalgalanan, köpüren karanlığa bir göz kırpması aralığında daldı. Mideye geri dönmüştü. Gözlerini tekrar açtığında kalbi değil dakikada 8, 800 kez göğsünü yumrukluyordu.
Sayfa 17 - KdyKitabı okudu
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.