Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kambur Balinanın Midesindeki Adam

Samet Çoban

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kalp Atışları Arasına Giren Dakikalar
Adam ayaklarının yerden kesildiğini çok geç fark etti. Kambur Balinadan, kıyıdan, kızıllaşmış batmakta olan güneşten uzaklaştı. Bulutların üstüne çıktığında ruhunun bedenine geri dönemeyecek kadar uzaklaştığını düşündü. Gözlerini kapadı ve bir süre öylece süzüldü. Kalp atışları yavaşladı, kanı durağanlaştı. Kalbi, Kambur Balinadan uzaklaştığı her fersah da ağırlaşıyor, her bir atış arasına dakikalar sığıyordu. Kendiliğinden “Gerçekten de... Öldüm mü?” sorusunu fısıldamasıyla birlikte süzülmesi bıçak gibi kesildi. Artık süzülmüyor, düşüyordu. Sürtünme kuvveti yüzünü geriyor, nefes almasını güçleştiriyordu. Bulutları geçer geçmez vedalaştığı kızıllığa, kıyıya geri döndü. Kambur Balinanın sonuna kadar açılmış ağzının içine son sürat düşüyordu. İçerisi karanlıktı ve Adam her mili saniyede bu karanlığa daha da yaklaşıyordu. Ağzın içinde dalgalanan, köpüren karanlığa bir göz kırpması aralığında daldı. Mideye geri dönmüştü. Gözlerini tekrar açtığında kalbi değil dakikada 8, 800 kez göğsünü yumrukluyordu.
Sayfa 17 - KdyKitabı okudu
Yaşama Tutkusu ve Ölüm İstenci Arasında Gidip Gelen Bir Sarkaç
Adam’ın iç seslerinden biri “Artık tek yol, bir tek yol kaldı geriye. Açılmaması gereken kapıların, kapanmaması gereken yolların başlangıcı. Doğmuş olanın sonu, sonun başlangıcı. Dünya, istediği kadar dönebilir artık. Zaman dilediği hızla akabilir. O da ne! Bir reddediş mi! Sonun şefkatli, sıcak kucaklayaşını geri çevirmek mi! Ne için doğruluyorsun be Adam çürümüş parmaklarının üzerinde. Çoktan bitti bu hikâye, vazgeç direnmekten, teslim ol sonun sonsuz karanlığına. Orada acı olmayacak, orada bilinç farklı frekans aralıklarında tekrar bütünleşecek. Vazgeç kendini yormaktan, nedir bu savaş hali! Nedir bu yaşam tutkusu ve sevgisi! Bırak gitsin. Bırak ve rahatla” Adam’ın iç seslerinden diğeri “Savaşmalısın en ufak yaşam kırıntısı için. Dinleme şu densizin hadsizliğini! Vazgeçme iyi olandan, yaşamdan. Elbette bir gün bitecek hikayen ve hikayemiz. O zamana kadar kırma kalemini, yakıp yırtma sayfalarını. En ufak mürekkep damlanı koru, muhafaza et. Gerekirse saçma şeyler yaz, çiz, karala. Ölmesine izin verme ruhunun. Bedenin yaşarken gömmelerine yumma göz, tıkama kulak. Aç tüm duyularını, bırak dağıtsın içindeki çocuk etrafı biraz. Kısacık yaşamını daha da kısaltmadan kalk ayağa tekrar. Yeterince düştüğün yerde kaldın, dinlendin. Daha bitmedi davamız. Daha bitmedi hikayemiz.” Adam dirseklerinin üzerinde doğruldu. Tüm bedeni bir nöbet halinde sarsılıyor, tir tir titriyordu. Hissettiği acıdan güç aldı. Ayağa fırlar gibi yerden kalktı.
Reklam
Gözlerini karanlığın, Kambur Balinanın Midesinde açan Adam oraya nasıl geldiğini anlamaya çalışır. Uyandığı andan öncesini hatırlayamaz. Kafasının içinde birbirini boğan düşüncelerin, seslerin arasından sıyrılıp hayatta kalmaya ve içinde bulunduğu gerçekliği sorgulamaya, anlamaya çalışır. “Kurtuluşum, bir umut. Yaşamım bir işkence. Beynim bir fanus. Düşlerim kar tanesi. Hepsi erimiş, hepsi kurumuş. Hepsi dağınık ve hepsi karışık. Neyin yankısı bu kulaklarımı yakan, neyin umudu bu içimde coşan.”
"Ne yaşadım ben... Ve yaşamaktayım. Evet, sonunda bir döngüyü kırdım... Fakat başka döngülerin eşiğindeyim şimdi. Onlara, diğerlerine ne anlatabilirim gerçekten... Belki onlara yarımlığımı, eksikliğimi anlatabilirim. Karanlığımı ve Gölge benliklerimi anlatırım belki. Belki tüm varlığımla içinde olduğum, hissettiğim rüyalarımı anlatırım. Kendime, hayata yabancılığımı da anlatsam, fazla mı olur... Peki gerçekten ne anlatmak istiyorum ben, ve kime anlatacağım bu kadar şeyi... Önce kendime sonra dostlarıma anlatırım belki." Gözlerini karanlığın, Kambur Balinanın Midesinde açan Adam oraya nasıl geldiğini anlamaya çalışır. Uyandığı andan öncesini hatırlayamaz. Kafasının içinde birbirini boğan düşüncelerin, seslerin arasından sıyrılıp hayatta kalmaya ve kendini, içinde bulunduğu gerçekliği sorgulamaya, anlamaya çalışır. “Kurtuluşum, bir umut. Yaşamım bir işkence. Beynim bir fanus. Düşlerim kar tanesi. Hepsi erimiş, hepsi kurumuş. Hepsi dağınık ve hepsi karışık. Neyin yankısı bu kulaklarımı yakan, neyin umudu bu içimde coşan.”
Hayal Olanı Somutlaştıran Bir Hareket ve Bir Umut
14-15 hamle sonra ilk engelle karşılaştı. Pütürlü, yumuşak zemin, ani bir kavisle yukarı tırmanıyordu. Gölge oyunlarıyla birlikte burnunun ucunda yükselen gerçekliği, elleriyle yokladı. Hayal gibi görüneni somutlaştırdı. Dizlerinin üzerinden uzanıp tepesini saran bu yapıyı ya da dokuyu takip etti. Mide tezi her yeni bilgiyle daha da güçleniyor, Adam’ın zihnini, düşüncelerini ve gözlerini saran bir çepere dönüşüyordu. Boğulma hissi, Adam hareket etmeyi bıraktığı an yığılıp kalacağı düşüncesini perçinliyordu. Bir umut, hiç durmadan yumuşak duvar boyu emekleyip hareket etti. Öncelikli sorun havasızlıktı. Bazen çok zayıf, kaşlarını titreştiren bir esinti hissettiği izlenimine kapılıyordu. Bu izlenim Adam’ı dalgınlaştırıyordu “Kurtuluşum, bir umut. Yaşamım bir işkence. Beynim bir fanus. Düşlerim kar tanesi. Hepsi erimiş, hepsi kurumuş. Hepsi dağınık ve hepsi karışık. Neyin yankısı bu kulaklarımı yakan, neyin umudu bu içimde coşan.” Hareket ettikçe beyninde şiir gibi düşünceler, sözler parlıyordu.
Sayfa 13 - KdyKitabı okudu
Soğuğun Canlılığa Olan Tahammülsüzlüğü
Derisi donmuş grilik, kuyruğu karlar altında, sırtında biriken karlar rüzgarla bir eksilip bir artıyor. Göz kapakları kapalı, dudakları kilitli. Karaya oturmuş ağırlığı; kara gömülmüş, katılaşmış gövdesi soğuğun, kışın canlılığa olan tahammülsüzlüğünü gösteriyor.
Reklam
Karanlığın içinde görmek...
Karanlık... Önce gözlerini açıp açmadığından emin olamadı. Sağ elinin üstünde doğruldu. Bedeninin uyuşukluğu henüz çözül memişti. Bu yüzden gövdesini sağa sola çevirmek bile inanılmaz güç gerektiriyordu. Adam sesin dışarıdan mı yoksa kafasının için den mi geldiğini bilemedi. Kurumuş, kemikli sol elini gözlerine götürdü. Kirpiklerine sürtünen işaret parmağı, ona gözlerinin açık olduğunu yeterince ispatlıyordu.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.