Yoksulluk, kıtlık ve savaş, gerçekliğin kaçınılmaz bir parçası olarak sunulabilirken bu ıstırap biçimlerinin kolaylıkla ortadan kaldırılabileceği umudu naif ütopyacılık olarak tasvir edilebilir. Kapitalist gerçekçilik, ancak bir şekilde tutarsız veya çürük olduğunun gösterilmesi halinde tehdit altında kalacaktır; başka bir deyişle, kapitalizmin görünüşteki ‘gerçekçiliğinin’ hiç de öyle olmadığı ortaya çıkarılırsa.