"... inancın, sevgi gibi, yaratıcılık gibi istemle gelen bir şey olmadığını kavradı. Bu bir öğrenme serüveniydi. Öğretileri izlemesi ve sabırlı olması gerekiyordu."
Her şeye inanıyordu; hiçbir şeye inanmıyordu.
Kendi öz benliği giderek daha fazla karıştırıyordu aklını. Bir gün tutkuyla bir şeyi duyumsarken, sonraki gün tam tersi olabiliyordu. Kalan zamanlardaysa bir saatten ötekine değişiklik gösteren ruh durumları yaşıyor; bazen her şey bir karmaşa içinde parçalanıyordu. Şu duyguyla uyanıyordu: O gün kim olacaktı? İçinde savaş durumunda olan kaç benlik vardı? Hangisi gerçek, doğal benliğiydi? Böyle bir şey var mıydı?
Sayfa 154 - Can Yayınları- 1999- Çev: Alev Bulut Kerimoğlu- ShahidKitabı okudu