Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2 Cilt Takım

Karamazov Kardeşler

Fyodor Dostoyevski

Karamazov Kardeşler Gönderileri

Karamazov Kardeşler kitaplarını, Karamazov Kardeşler sözleri ve alıntılarını, Karamazov Kardeşler yazarlarını, Karamazov Kardeşler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bence özellikle yakınlarını sevmek, yabancıları sevmekten daha zordur.
Ama işin kötüsü de bu, gerçekten aklını yitirmiş olsa belki de şimdikinden daha akıllı olurdu.
Sayfa 408Kitabı okudu
Reklam
Zamanımızda pek çok baba daha iyi bir eğitim gördükleri için bunun gibi kaba saba konuşmazlar ama sonuç bakımından bu büyük fark doğurmaz, onların da babalık felsefeleri aynıdır.
Sayfa 402Kitabı okudu
Oysaki aslında gördüklerimizden sinsi uyuşukluğumuzu gıdıklayan olağanüstü, ürpertici bir heyecan duyar, zevk alırız; ya da küçük çocuklar gibi, korkunç hayallerden kurtulmak için başımızı yastığın altına sokar, kaybolmasını bekleriz. Sonra yeniden oyuna, eğlenceye dalarak bunları unutuveririz...
Sayfa 400Kitabı okudu
"Ya Tanrı'ya inanır, gerçeğin ışıklarında dirilir ya da inanmadıklarına hizmet ettiği için kalbi tiksinti dolu, kendisinden ve çevresinden öcünü alarak mahvolur..."
Sayfa 354Kitabı okudu
Ben, içimde dirilen insanın şimdiden sonra beni bırakmasından korkuyorum.
Sayfa 276Kitabı okudu
Reklam
Suçlanmanın acılarına, apaçık kepazeliğime seve seve katlanıyor, acı çekmek istiyorum; kalbimin pasları ve kirleri çekeceğim acılarla paklanacak! Böylece temizlenir miyim dersiniz?..
Sayfa 179Kitabı okudu
Ömrüm boyunca inanarak yaşadım; ya ölünce hiçbir şey bulamazsam,sadece mezarımda dulavrat otları biterse?”
Tutalım ki, sonunda insanları mutlu etmek, onlara barış, huzur vermek amacıyla kişioğlunun kaderinin yapısını yükselten sensin, bunun için yalnızca bir küçük yaratığa, sözgelişi yumrukcuklarıyla göğsünü yumrukla­yan çocuğa acı çektirmen, onun öcü alınmamış bu gözyaşları üzerine de bu yapıyı kurman gerekse, böylesine koşullar altında bu yapının mimarı olmayı kabul eder miydin? Cevap ver, yalan da söyleme! Hayır, diye mırıldandı Alyoşa, kabul etmezdim. Peki, yapıyı kendileri için kurduğun insanların, küçücük bir ma­sumun haksız yere dökülmüş kanına karşılık bu mutluluğu kabul ede­bileceklerini, sonsuz mutluluğa kavuşabileceklerini aklın alıyor mu?
Başkalarına acı çektirenler için ce­hennemi ne yapacağım? Zavallılar acı çekmişler bir kez, cehennem neyi düzeltecek?
Reklam
Çekilen acıyla sonsuz mutluluğu hak etmek için herkesin acı çekmesi gerekiyorsa, çocukları ne diye katıyoruz bu­na, söyler misin? Onların da acı çekmelerinin, sonsuz mutluluğu çe­kecekleri acıyla hak etmelerinin gereğini anlayamıyorum. Niçin onlar da gübre olacaklar gelecekte başlayacak sonsuz mutluluğa? insanların suç işlemekte, cezaya çarptırılmakta eşit tutulmasını anlarım, ama ço­cukların işi ne burada? Eğer babalarının suçlarına, canavarlıklarına onların da ortak oldukları gerçekse, hiç kuşku yok ki, bu dünyaya öz­gü olmayan bir gerçektir bu, dolayısıyla da ben anlayamıyorum onu. Bir sivri akıllı çıkar, bunun önemli olmadığını, çocuğun büyüyüp gü­nah işleyeceğini söyler belki. Ama bûyûyemedi işte, sekiz yaşındayken köpeklere parçalattılar onu.
 Beş yaşında küçük bir kız çocuğundan anne babası nefret ediyormuş. Hem “okumuş, saygıder, memur kişiler”miş. İnsanların çoğunluğu­nun önemli bir özelliğinden söz ediyorum sana: Çocuklara, yalnızca çocuklara işkence etmek tutkusudur bu. Böyleleri, her çeşit insana karşı son derece uygar, insanca kibar davranırlar da, çocuklara işken­ce etmeye
Bence, şeytan diye bir şey gerçekte yoksa, kişioğlu uydurmuşsa onu, kendine bakarak, kendisini örnek alarak uydurmuştur.
Kişioğlunun zalimliğine “canavarca” diye bir sıfat yakıştırılmıştır, ama canavarlara büyük bir haksızlıktır bu: Hayvan, hiçbir zaman insan kadar zalim, bu işlerde usta olamaz. Kaplan yalnızca parçalar, dişleriyle etlerini kopara kopara yer, bitirir avını, elinden gelen budur. Yapabilecek, elinden gelecek bile olsa, in­sanları kulaklarından çivilemeyi aklının ucundan geçirmez. Bu adam­lar çocuklara, onları analarının karnında hançerlemekten tut da, me­me çocuklarını annelerinin gözü önünde havaya atıp aktan süngüyü saplamaya kadar her şeyi yapmışlar. Annelerinin gözü önünde olması en büyük zevki veriyormuş onlara. Bak merakımı en çok çeken sahne hangisi. Düşün bir kez, korkudan tir tir titreyen bir anne, kucağında yavrusu, içeriye dolan düşman askerleri… Biraz eğlenmek istiyor can­ları: Bebeği okşuyorlar, gülsün diye kahkahalarla gülüyorlar, istedikle­ri oluyor sonunda… bebek gülüyor. Bu anda askerin biri tabancasını iki adımdan yüzüne doğrultuyor. Çocuk kahkahalarla gülüyor, taban­cayı yakalamak için yumuk yumuk ellerini uzatıyor… tam o anda ar­tist tetiği çekiyor… Güzel bir sahne değil mi?
Bir kere, çocuklar yakından bile sevilebilir. Hatta pis, yüzleri çirkin olanlar (bana sorarsan çocuğun çirkin yüzlüsü olmaz) da sevilebilir. Sonra, büyüklerden söz etmememin, onların iğrenç ol­masından, sevgiyi hak etmediklerinden başka bir nedeni daha var. Cezalıdırlar: Elmayı yiyip iyiyle kötüyü öğrendiler, “Tanrılaştılar.” Hâlâ da yemekten vazgeçmiyorlar… Ama çocukların bir şey yedikleri yok, şimdilik suçsuzdurlar. Çocukları sever misin Alyoşa? Sevdiğini biliyorum, şimdi yalnız onlardan söz etmek istememin nedenini de anlıyorsundur. Yeryüzünde onlar da korkunç acılar çekiyorlarsa ba­baları yüzündendir bu, elmayı yiyen babalan yüzünden cezalandırılı­yorlar. Başka bir dünyanın olan bu düşünceyi insan yüreğinin bu dünyada anlayabilmesi olacak şey değildir elbette. Suçsuz, hem de böylesine suçsuz bir yaratığın başkaları yüzünden ceza çekmesi ol­maz! Şaşıracaksın bu sözüme ya Alyoşa, ben de çok seviyorum ço­cukları.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.