“Yemin ederim, sanki iyiliklerinin para olduğuna ve yeterince şey yapar ya da bana yeterince hatırlatırsan beni satın alabileceğine inanıyormuş gibisin.”
"Yeminlerinin yerini tutacak bir şey oluncaya -ikimizin birlikte oluşunu dinin olarak görünceye- kadar sana bunu yapacağım. Bu sözlerimi bir kenara yaz, Lousha, zamanla içinde olmam için dua edeceksin."
Uzun saniyeler boyunca gözlerine baktı. Ona bakışı tüketiciydi, zevk vericiydi... Sanki Lucia dünyadaki en güzel varlıkmış ve o da görüntüsünün açlığını çekiyormuş gibiydi.
lucia kendi kendine güldü. “bu iyidi, kurtadam.”
macrieve irkilmiş görünürken suskunlaştı. “ilk defa güldüğünü duydum.”
“ve?”
“ve artık duymadan rahat edemem.” lucia’nın üstüne atlamış, gülmekten tiz bir ses çıkarana kadar onu gıdıklamıştı.
lucia’nın içinden ona her şeyi söylemek geliyordu. özellikle de macrieve onu göğsüne, kollarının arasına sıcakça bastırıp, “beni içeri al, lousha. sırlarını bana aç.” diye mırıldandığında.