Uzaylılarla ilgili bu kadar çok film, dizi, anime ve belgesel izledikten, bir sürü komplo teorisyeni dinledikten sonra bu kitabın bana çok sıradan gelmesi kaçınılmazdı sanırım. Ama 1930larda yazılmış bir kitaba bugünkü çok bilmişliğimizle burun kıvırmak da haksızlık olur. Her ne kadar mektuplar ile anlatılan kısımlar hikayenin içine girmeyi zorlaştırsa ve heyecandan uzaklaştırsa da özellikle son birkaç bölümde ana karakterin yaşadıklarını birebir anlatışı ile olay örgüsü güzelce toparlanmış.
Şahsen ben arada sırada 90larda yapılmış filmleri açıp izlemeyi ve nostalji keyfi yapmayı seviyorum. Bu kitabı da aynı tatta buldum. Çok beklentiye girmeden geçmişin bilimkurgu/gotik anlayışına bir saygı duruşu olarak okuyabilirsiniz.