“Hür Masonluğun gizlerini açığa vuran makalelerin tarihi hür masonluk tarihi kadar eskidir ve masonlığa ait sırlar aslında hiçbir zaman o kadar da gizli olmamıştır.”
Masonluk günümüzde tüm kötülüklerin müsebbibi ve Siyonizmin hedeflerine gitmek için kullandığı bir yöntem olarak görünüyor. Menşei İngiltere’ye dayanan bir örgütün bugün İsrail ve Siyonizm ile ilişkilendirilmesi ilginç olmasının yanında komik de.
Yazar güzel bir araştırmanın sonucunda el altında bulunması gereken bir kitap yazmış. Kitap çoğunlukla Masonların yaşadıkları olaylar çerçevesinde ele alınıyor.
Masonluğun ortaya çıkışını, sembollerinin ne anlama geldiğini, kuruluş felsefesi vs. gibi aklınıza gelebilecek konulara açıklayıcı bir üslupla yaklaşmış yazar.
Kitapta Masonluğun İngiltere’den Kıta Avrupası’na geçişini, Fransa’da kabul edilmesini, Almanya’da ortaya çıkıp İllüminati’ye kaynaklık yapmasını, İtalya’da yayılmasını sonrasında Amerika’da kendine yeni bir boyut bulmasını ve Afrika, Hindistan gibi kıtalarda yaygınlaşmasını da bulacaksınız.
Ele alınan bir başka konu ise Masonluğun ve Masonların tarihsel süreçte uğradıkları zorlukların anlatılması. Franco İspanya’sında, Mussolini Italyası’nda, Hitler Almanya’sında nasıl karşılandığı ve geçirdikleri zorluklar ele alınan başka bir konu.
Masonluğun en büyük söylemi olan ‘Eşitlik’ ile siyahilerin Masonluğuyla birlikte kabul görmemeleri arasındaki uyumsuzluk ve siyahilerin mücadelesi de kitapta mevcut.
Okurken bilgilendiğim ve keyif aldığım bir kitap oldu.
KardeşlikJohn Dickie · Kronik Kitap · 202324 okunma
Guguk kuşu yumurtlama döneminde kendi yumurtasını, yumurtlayan başka bir kuşun yuvasına bırakır. Yumurtadan çıkan yavru, onu kendi yavrularından biri sanan anne kuş tarafından beslenip büyütülür.
Gelli'ye demokrasinin tenceredeki fasulyelere benzediğini söylemişti: Yemeği doğru pişirmek için çok ama çok yavaş pişirmek lazımdı. Gelli, Moro'nun sözünü keserek şu sözleri söylemişti: "Dikkat edin de fasulyeler susuz kalmasın. Zira öyle bir durumda yemeği yakma riski doğar."
Sembolün kökeni hakkındaki ikinci hikâyeyi destekleyen daha çok kanıt mevcut. Her şeyi gören göz, çok sayıda kültürün uzun, çok uzun süredir paylaştığı her şeyi bilen Tanrı düşüncesini temsil etmenin bir yoludur. Birleşik Devletler'in kurucu babalarının 1782'de tasarlanan devlet mühründe (o zamanki adıyla) Tanrı'nın Gözü'ne (Eye of Providence) yer vermekteki amacı buydu. Akıllarındaki fikir, on üç katlı (bunlar on üç kurucu eyaleti temsil etmektedir) piramitle temsil edilen (yani piramitler gibi kalıcı olacak şekilde kurulan) yeni cumhuriyeti gözeten Tanrı'yı göstermekti.
Birleşik Devletler, en meşhur mason sembolünü tam da bu kötü dönemde edindi: Bir dolarlık banknotların arka yüzüne ba sılan ve bir piramidin üstünde yer alan bir üçgenin içinde bulu nan her şeyi gören göz. Bu sembolün bu kadar önemli bir nesnede görünür hale gelmesine dair iki anlatı mevcuttur.
İlk hikâye, sembolü paraya koyanın Birleşik Devletler'i kurup günümüze kadar gizlice kontrol etmeye devam eden Illuminati olduğunu iddia eder. Bu hikâyeye göre piramidin altındaki Latince slogan (NOVUS ORDO SECLORUM) Illuminati'nin "çağların yeni düzeni"ni yahut "Yeni Dünya Düzeni"ni kurma planını ilan etmektedir.
Bu teoride önemli görülebilecek bir zayıflık vardır. İlluminati gibi gizli bir gücün, niyetlerini bu denli açıkça duyurmaktan nasıl bir kazanç elde edebileceğini anlamak zordur. Lakin teorinin destekçilerinin hakkını vermek gerekir ki, üçgenler aracılığıyla zihin kontrolü uygulamayı başardığınızda her şeyin mümkün olduğunu rahatça varsayabiliriz.
İspanya'nınki kadar buram buram masonluk kokan başka hiçbir devrim yoktur. Devrimin her şeyinde itidal, adalet, nizam, ölçülülük, insancıllık, hoşgörü ve saygı vardı.
Hür masonluğun amacının "yaratıcı namına sevgi yaymak ve kendini bilme, kendini kontrol etme ve kendini geliştirme sanatlarını öğrenip icra etmek" olduğunu hatırlattı.