Aşka gitmek, başlı başına bir mutlulukmuş. Aşk, insanı adam eden, kalpleri pişiren bir fırınmış. Biz aşkı hep Ali ile Ahmet ile Ayşe ile Fatma ile özleştiriyoruz. Oysa ki aşkın tek bir adı vardır, o da yine kendi harfleriyle yazılan “aşk “tır. Aşka gidebilmek, onun evreninde yaşayabilmek, insanın, varlığının anlamını bulmasıdır. Binlerce yıldır filozofların , hayatın anlamını aramaları ve bulamamalarının tek sebebi, yüzlerini dönüp aşka bakmamalarıdır.