Kadılar müftüler fetva yazarsa
İşte kement işte boynum asarsa
İşte hançer işte kellem keserse
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Ulu mahşer olur divan kurulur
Suçlu suçsuz gelir orda derilir
Piri olmayanlar anda bilinir
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Pir Sultan’ım arşa çıkar ünümüz
O'da bizim ulumuzdur pirimiz
Hakk’a teslim olsun garip canımız
Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan
Pir Sultan Abdal Efsanesi ve bu efsanenin ayrılmaz parçalan olan Pir Sultan Abdal mahlaslı nefeslerdeki ilk bozulmalar cumhuriyet kurulmadan, çok daha önce Osmanlı-İran savaşları sırasında, on altıncı yüzyılda ortaya çıktı. Osmanlı İmparatorluğu’nun Aleviler üzerinde katı bir sindirme politikası uyguladığı bu dönemde İran’da hazırlatıp gizlice Anadolu’ya gönderilen Safevi yanlısı propaganda kitapları, Anadolu’nun Alevi köylerinde elden ele dolaşmaya başladılar. Alevi inanışı üzerinde bugüne kadar sürüp gelen Şii istilasının temelleri Safevi propagandacıları eli ile Anadolu’ya sokulan bu el yazmaları (buyruklar) yoluyla o günlerde atıldı. Aleviler üzerindeki İran yanlısı propaganda faaliyetlerinin Anadolu’yu kıskaca almasıyla birlikte kimi Şii-Safevi motifler de o yüzyıldan başlayarak Pir Sultan Abdal nefeslerine ve menkıbelerine yerleştiler.
Pir Sultan Abdal, erkânına, ikrarına, dostuna ve davasına sonuna kadar bağlı kalmış bir yol ulusu, bir yüce Alevi bilgesidir. O aynı zamanda alçak bir cinayetin kurbanı, tarifsiz bir ihanetin mağdurudur.