Tarih - Bilim - Medeniyet

Kayıp Gerdanlık Endülüs

Mustafa Uluçay

Kayıp Gerdanlık Endülüs Gönderileri

Kayıp Gerdanlık Endülüs kitaplarını, Kayıp Gerdanlık Endülüs sözleri ve alıntılarını, Kayıp Gerdanlık Endülüs yazarlarını, Kayıp Gerdanlık Endülüs yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abbasi taraftarları 15 Haziran 747 tarihinde siyah bir bayrak açarak isyan hareketini başlattılar. İsyan dalga dalga yayıldı. Nihayetinde 28 Kasım 749 Cuma günü Kufe Cami'nde Ebü'l-Abbas halife ilan edilerek kendisine biat edildi. Ebü'l-Abbas, halife olarak okuduğu hutbede, hâkimiyet hakkının Abbasiler'e ait olduğunu çeşitli deliller ileri sürerek ispat etmeye çalıştı. Abbasiler'in iktidara gelmesinden sonra Emevi hanedanı mensupları sıkı bir takibe alındı. Yakalananlar hunharca katledildi. Kufe’de okuduğu ilk hutbede kendisini “seffâh” (kan dökücü) unvanıyla takdim eden Ebü'l-Abbas'ın Emevi ailesi mensuplarına ve taraftarlarına karşı işlediği korkunç cinayetler, unvanının kişiliğine uygun olduğunu göstermekteydi.4 Endülüslü İbn Hazm, bir şiirinde bu olaya şöyle telmihte bulunur: Nitekim dört bir yanı sardı kara bayraklar Kalmadı ortalıkta adalete inanan insanlar Abbasiler, Emevi hanedanından kimseyi sağ bırakmak istemiyorlardı. Bu katliamdan kurtulmayı başaran çok az sayıdaki kişiden biri Abdurrahman bin Muâviye idi.
Bir köle iken, ordu komutanlığına yükselen ve Endülüs'ün fatihi olma şerefini kazanan Târık bin Ziyâd, İslâm'ın bu tür sosyal tabakalaşmayı reddettiğine en güzel bir misâldir.
Reklam
Arkeolojik kazılar sonrasında bulunan ve fetihten hemen sonra basıldığı anlaşılan bir dinarın bir yüzünde "İspanya'da basıldı.", diğer yüzünde de "Endülüs'te basıldı." ibaresi yer almaktaydı. Bu ibare, İspanya'nın artık Endülüs olduğunun ve bu isimle anılacağının belgesiydi. Endülüs kelimesinin menşei hakkında iki görüş mevcut. Birincisi, daha önceleri İspanya'yı işgal eden Vandalların, bu ülkenin güneyine kendilerine nispetle verdikleri Vandalucia kelimesinden türemesi, diğeri de Nuh Tufanı'ndan sonra İspanya'ya yerleşen ve Hz. Nuh'un torunlarından çoğalan el-Endeliş isimli bir kavmin isminden alındığıdır. Bu iki görüşten hangisi doğrudur bilinmez fakat bilinen bir gerçek var ki, İspanya artık Endülüs olmuştu.
İslam askerleri, bir daha geri dönmemek üzere İspanya'ya ayak basmışlardı. Târık bin Ziyâd, mücahitlerin herhangi bir zorlukla karşılaşınca geri dönme ihtimallerini ortadan kaldırmak ve onların zafer ve hedefe kilitlenmelerini sağlamak amacıyla, kendilerini İspanya'ya ulaştıran gemileri ateşe verdi. Artık geriye dönmeyi hayallerinden bile geçirmeyen İslam askerleri Kurtuba'ya doğru hareket ettiler.
Vizigot dönemi İspanya'sında Hristiyanlık akidesi bakımından da ilginç bir durum vardı. Şöyle ki; İspanya'da, Hristiyanlığa bağlı bir mezhep olan Aryanizm oldukça yaygındı. Bu mezhebin kurucusu olan Arius isimli Hristiyan din adamı, Hz. İsa'nın ilah olmadığını, Allah'ın ezelî ve ebedî, doğmamış ve doğurulmamış, tek ve eşsiz olduğunu, Hz. İsa'nın da Allah tarafından yaratıldığını söylemiş ve Baba-Oğul-Kutsal Ruh şeklinde ifade edilen "teslis" akidesini reddetmişti. Daha sonra Aryanizm veya Ariusçuluk adıyla anılan bu mezhebin İspanya'daki müntesipleri, çıkan bir savaşta Kral Witiza'nın oğlu Achila'nın tarafında yer aldılar. Katoliklerin desteklediği Kral Rodrik, Aryenler üzerinde yoğun bir baskı uygulamaya başladı. Arapça kaynaklarda "Muvahhidûn," yani "tevhid ehli" olarak tanımlanan Aryenler, Kuzey Afrika topraklarda bulunan Müslümanlar tarafından da destekleniyordu. Çünkü tevhit ve peygamberlik akidesi bakımından İslam'a bir yakınlık söz konusuydu.
Bizde Endülüs konusu ne yazık ki, uzun yıllar nisyan perdesi altında kalmış, ihmal edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu zeval yıllarını yaşarken, Tanzimat edebiyatçılarından Ziya Paşa'nın Fransız yazar Viardort'tan tercüme ettiği Tarih-i Endülüs kitabıyla bu konu ilk defa edebiyatımıza ve düşünce dünyamıza girmiştir.
Geri13
36 öğeden 31 ile 36 arasındakiler gösteriliyor.