Liberal anlayışta bireyin özgürlüğü kutsanır. Bireye sınırsız bir özgürlük hissi şırınga edilir. Ne var ki bu özgürlük, kapitalizmin bireyin beğenisine sunduğu envai türdeki tüketim nesnelerinden birini seçme özgürlüğüdür. Birey 'özgür' bir tüketici kılınır ki 'moda' olanı giysin, 'marka' olanı eskitsin, 'pahalı' olanı kullansın diye. Eskimeden üzerinden çıkarıp atsın diye. 'Özgürlük yanılsaması' denen şeydir bu aslında:
Dikte edilenlerin arasından seçme özgürlüğü!
Bizim apartman komşularımız yok artık ama sosyal medya dostlarımız var! Sanal dostlarımız var. Bolca mesajı ve sayısız görüntüsü ile arzıendam eden ama gerçek varlığını hissedemediğimiz, elini sıkamadığımız sanal dostlarımız var.
Kelebek tabiatlı, maymun iştahlı, balık hafızalı, obez bir birey! İradeyi uykuya yatırmış, an itibarı ile sorumsuzca yaşamaktan haz alan, insana ve onun ızdıraplarına lakayit, çıkarcı, tatminsiz bir müsrif!
Liberal seküler hümanizm.....
İlk bakışta masum görünen bu üstün zeka ürünü üçü bir arada sentezlemesinin önemli misyonu var. Vahşi yırtıcı kapitalizmin önündeki engelleri süpürmek.
Vitrin yüzü sevimli ve şirin, söylemleri, ürünleri cazipalbenisi yüksek, ruhları okşayan, uçuran cinsten bilhassa genç olanları.....
" Gençliğin kültürel aidiyet ve kimliği siyasi ,ıdeolojik çatışmaların boğucu ortamında günbegün daha fazla aşınmaktadır. Bunun neticesinde gençlerin güven duygusu zayıflamakta, mahremiyet bilinci yok olmakta ,ahlaki, manevi ve milli bağları gevşemekte, helal haram hassasiyeti örselenmekte, tüketim ve marka bağımlılığı artmakta , okuma alışkanlığı zayıflamaktadır. Tüm bunların kıskacında kıvranan bir gençlikten kendi kültür ve medeniyetinin gelecek tasavvurunu kurgulaması ve onu sahiplenmesi tabii olarak beklenememektedir." (Alıntı)
Yazar elimizdeki anlam yapılarının topyekûn yitip gitmesinden yakınır. Neslimizin gözlerimizin önünde kapitalizm kapanına kıstırıldığından ve kendi öz değerlerimizden bi haber olduğundan bahseder .
Kendi özümüzü özümsemek dileğiyle...