Kenan Gökçe bu kitabında yine bizi 20. Yüzyılın son çeyreğine davet ediyor. Muhtemelen İç Ege'de bir ilçede ve o ilçenin köyünde geçen hikaye bizi yokluğun ve varlığın bir arada yaşadığı, insanların birbiriyle iletişimde ve etkileşimde olduğu o dönemlere sürüklüyor. Bir Kenan Gökçe anlatım klasiği olan şekliyle, başlarda kişiler tasvir ediliyor ve bu tasvirler ileride gerçekleşecek olayların öngörüsünü zihinlerde şekillendiriyor. Ağdalı kelimeler ve insanı yoran uzun cümleler olmadan, tüm yalınlığıyla, bu son kitabında da Kenan Gökçe bizi farklı duyguların içine sokup çıkarmaktan büyük keyif almış gibi hissediyorum.