Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kelam Tarihinde Kadınların İzi

Melikşah Sezen

Kelam Tarihinde Kadınların İzi Sözleri ve Alıntıları

Kelam Tarihinde Kadınların İzi sözleri ve alıntılarını, Kelam Tarihinde Kadınların İzi kitap alıntılarını, Kelam Tarihinde Kadınların İzi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dönemin en seçkin ilim ve fikir adamlarının başında gelen Ahmet Cevdet Paşa'nın kızı Fatma Aliye hanım genelde "ilk kadın filozof" ya da "ilk kadın romancı" olarak anılıyor olsa da onun kelamî bir bilgi seviyesine sahip olduğu eserlerinden hemen anlaşılmaktadır.
"Hikmeti aramak, erkek ve kadın her Müslümanın görevidir." İbn Mace
Reklam
İslami ilimlerin her şubesi ve dahi akaid ile kelam ilmi kadınların da bilmesi, öğrenmesi gereken bir ilimdir. Hele hele günümüz batıl cereyanlarının günden güne şiddetlendiği bir ahvalde akide bilgisinden mahrum bir kimsenin mevcut bulunması, tabir caizse tehlikeye davetiye çıkarmaktır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Bugün, "başını örten kızlar felsefe bilmelidir" ifadesinin hakikatini "başını örten kızlar akidelerini bilmelidir" şeklinde çerçeveleyip ilan etmek gerekir.
İslâm tarihinde kadınların savaşlara iştiraki ve yalnizca cephe gerisinde destek sağlamaları değil bizzat kılıçlarıyla meydan yerine çıkmalarının Hâricîlerden evvel bazı örnekleri mevcuttur. Hz. Ömer (r.a.)'ın hilafeti döneminde Yermük'ün alınması için Romalılara karşı yapılan savaşta (15 / 636), Hz. Muaviye (r.a.)'ın annesi Hind ile kız kardeşi Cüveyriye'nin kahramanca cenk ettikleri bilinmektedir.
İslam her varlık, cins, cinsiyet hatta birey için, ona özgü bir mesuliyet ve memuriyet biçen, kişiyi ancak bununla mükellef kılan yani "eşitlik" değil "adeletçi" bir şekilde münasebet kuran bir nizamdır.
Reklam
Aktarılan satırlardan görüldüğü üzere Ahmed Midhat Efendi, daha evvel temas ettiğimiz “1861 tarihine kadar Osmanlılarda kızlarin eğitiminin tamamen ihmal edildiği" iddiasının aksine kendi döneminde kadınların tahsilden geri kalmasından hayıflanırken geçmiş dönemde bunun makul ve makbul olduğundan dem vuruyor.
Kadınların ilim ile iştigali noktasında teşvik edici bazı hadîs-i şerifleri çalışmamız içerisinde paylaştığımız için yine bazı kaynaklarda yer alan ve kadınların ilim mecraindan, okuma yazma vasfından sakındırılması gerektiği yönündeki rivayetleri de konu bütünlüğü açısından kısaca ele almamız beklenebilir. Mesela Hâkim enNîsâbûrî'nin (ö. 405 / 1014) el-Müstedrek ale's-Sahîhayn’ında yer alan ve kadınların okuma-Yazma öğrenmekten sakındırılması gerektiğini bildiren rivayet misal olarak anılabilir. Lakin kadınların ilimle iştigalini yasaklayan rivayetlerin büyük kısmı senet açısından problemli, hatta mevzudur. Nitekim Hâfız Zehebî Telhisü'l-Müstedrek’inde bu hususa temas etmektedir. Yine bir kısım Mevzûât eserlerinde de bu konuda izahlar mevcuttur. Kadınların ilim ile münasebetlerine bir sınır ya da yasak getiren rivayetlerin diğer bir kısmı ise bu sınır ya da yasakların belli alan ya da duruma has olduğunu muhtevasıyla aşikâr kılmaktadır. Meselenin bu yönü çalışmamız sınırlarını aştığı için bu kadar izah ile iktifa ediyoruz.
islâm tarihinin erken safhalarına dair akide ve kelâm alanindaki ilgi ve bilgisiyle öne çıkan kadınlar hakkında şu bilgiyi aktarmamız da faydalı olacaktır. Müslüman kadın âlimleri tespit etmek üzerine uzun soluklu bir çalışmanın içerisine giren Hindistanlı âlim Muhammed Ekrem en-Nedvî, 43 ciltte tamamladığı el-Vefa bi Esmâi'n-Niså isimli hacimli eserini, al-Muhaddithat: The Women Scholars of Islam adıyla ihtisar ederek tek ciltlik tanıtıcı ve özlü bir çalışma olarak İngilizceye de kazandırmıştır. 101 Şimdilik 8000 kadar kadın âlim hakkında az ya da çok bilgiye ulaştığını belirten en-Nedvi'nin, çalışmada yer verdiği kadınlar ilk olarak hadîs, daha sonra fıkıh alanında birikimi ile öne çıkan hanımlardır. 102 Tefsir, nahiv, şiir vb. ilim şubelerinde yetkin kadınlara da yer veren Muhammed Ekrem, eserinde Şiî, İbadî, Hâricî fırkalarına mensup olan bazı kadınlara da aslî / mufassal çalışmasında yer verdiğini belirtmektedir.
,"mukallid bir kimsenin imanı sahihtir lakin bu kimse imanı delile dayandırmayıp tafsili iman mertebesine adım atmadığı için günahkar olur."
Reklam
Yunan Felsefesinin İslam Kadınına Etkisi
Biz burada Muhammed Ekrem'in konumuz açısından ehemmiyet arz eden bir değerlendirmesinin üzerinde bir miktar durmak istiyoruz. Ona göre erken dönemde ciddi bir yoğunluk arz eden kadın âlim sayısının, tarihin ilerleyen safhala rinda aynı yoğunluğu sürdürememesinin en önemli gerekçesi, Mu'tezile mezhebi ve felsefenin, Mu'tezile ile İslâm filozofları vasıtasıyla yayılan etkisidir. 103 Yunan felsefesi ile ilk teması gerçekleştiren Mu’tezilî isimler, filozofların kadınları dikkate almayan ve dirayet sahasındaki mevcudiyetlerini hakir gören hâkim temayülünü benimseyip sürdürmüş ve kadınların ilimle buluşmasını teşvik eden naslara rağmen kadınlara söz hakkı tanımamaya başlamış, bunu kerih görmüş ve göstermişlerdir. 104 İşbu sebepledir ki Mu'tezile’nin çokça etkin olamadığı bir alan olan hadîs şubesinde kadın âlimler daima var olmuş ve onlar bu alanda bulunmadıkları için buraya çok tesir edememişlerdir. Lakin kadınlar, onların etki sahibi olduğu alanlardan zaman içerisinde tasfiye edilmiştir.
“...Kadının erkekten farkı yoktur. Ferâiz-i diniyeyi öğrenmek erkeklere de kadınlara da aynı sûretle farzdır.”
Kadınların itikadi, akîde ve kelâm bilgisi açısından bir adım atmaz isek yarın toplumun yarısını oluşturan kadınların batîl ideoloji ve izm’lerden etkilenmelerinin önüne geçmek mümkün olmayacağı gibi, bu batîl ve hatalı düşüncelerin çoğunluğu oluşturduğu gün nice kanunların ve yaptırımların, bilinçli ve eğitimli olanların dahi elini kolunu bağlayacağı unutulmamalıdır.
Sayfa 115Kitabı okudu
İslâmî ilimlerin her şubesi ve dahi akâid ile kelâm ilmi kadınların da bilmesi,öğrenmesi gereken bir ilimdir. Hele hele günümüz bâtıl cereyanlarının günden güne şiddetlendiği bir ahvâlde akîde bilgisinden mahrum bir kimsenin mevcut bulunması, tabir caizse tehlikeye davetiye çıkartmaktır.
Sayfa 114Kitabı okudu
Kelâmda iktisâr seviyesinde bilgiye erişmek her Müslümanın mükellefiyetidir. Aslında bu seviyenin akâid adıyla anılması, muhtevaya daha uygundur. İktisâr seviyesinin kelâm olarak isimlendirilmesi ise Saçaklızâde’nin de vurguladığı üzere ancak mecâz yoluyladır.
Sayfa 113Kitabı okudu
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.