Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kelimeler Kavramlar Gönderileri

Kelimeler Kavramlar kitaplarını, Kelimeler Kavramlar sözleri ve alıntılarını, Kelimeler Kavramlar yazarlarını, Kelimeler Kavramlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bid'at-ı Hasene diye bir şey yoktur!
"Bid'at-ı hasene kavramını Hz. Ömer'in (r.a.) teravih namazı ile ilgili uygulamasına dayandıran ve bizzat onun dilinden "İşte en güzel bid'at" cümlesi ile tanımlayanlar, yanılmaktadırlar. İmam-ı Ebû Yusuf (rh.a) İmam-ı A'zam (rh.a)'a: "Teravih namazı için, Hz. Ömer (ra)'in yaptığı ictihadın hükmü nedir?" diye sorduğunda İmam-ı A'zam (rh.a) "Teravih namazı sünnet-i müekkededir. Bu sebeple kimse bid'attır diyemez. Rasûl-i Ekrem (s.a.v) zamanında olan ve onun bizzat yaptığı işi, düzenli ve devamlı hâle getirmiştir" cevabını verir
Sayfa 79
448 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Kur'an'ı Kerim'i anlamak tüm metinlerde olduğu gibi kavramlara vakıf olmakla mümkün. Ancak bir çok kavramı anlamı bakımından noksan yada yanlış bilmek ,konuyu kavrama ve tatbik etme noktasında sorunlara sebep olabiliyor. Kitap ,Kur'an'ı Kerim'de geçen kelimeler ve kavramlar hakkında kapsamlı bir çerçeve çizerek yolumuzu açıyor.
Kelimeler Kavramlar
Kelimeler KavramlarHüsnü Aktaş (Yusuf Kerimoğlu) · İnkılab Yayınları · 2004106 okunma
Reklam
İnsanların hevâlarından kaynaklanan bir ideolojiye itikad eden kimsenin müslümanlığından söz edilemez.
Günah ne kadar küçük olursa olsun, imanın ve ahlakın zayıflığına delâlet eden kusurlardır
Bütün bu izahlardan sonra şunu hatırlatalım ki; "helal" ve “haram” hududlarını, insanlardan herhangi bir zümrenin (bilginlerin, ruhban sınıfının veya işçi sınıfının) tayin etmesine rıza göstermek, onları “ilâh” kabul etmektir ki, bu tevhid akidesini parçalar. Zira kelime-i tevhid "lâ ilâhe (İlâh yoktur)" diye başlar. İlâhları inkâr etmeden, Allahû Teâla(c.c)'ya iman etmek mümkün değildir. İşte bütün ideolojik sistemler; üretim, üretim araçlarının mülkiyeti ve tüketim konularında, insanlar üzerine hükümler koyduğu için, "tâgûtî" nitelik taşır.
Sayfa 278
İnsanın kendi iradesi ve ameli sonucu kazanmadığı kavmi, dili ve rengi sebebiyle övünmesi câhilliğinin verdiği bir gururdan ibarettir. Gurur kelimesi gar kökünden gelir ve aldatma mânâsınadır. İnsan bazen kendi kendini de (gurura kapılarak) aldatır.
Sayfa 267
Reklam
İslâm topraklarındaki bütün ideolojilerde görülen temel özellik, nassı inkâr hastalığıdır. Dolayısıyle her ideoloji "ilahlık" iddiasına dayanır. Üretim, üretim araçlarının mülkiyeti ve tüketim gibi konularda "helâl" ve "haram" hududlarını inkâr ederler. "Sermaye" ve "emek" anlayışında, birbirine zıt teoriler ortaya koysalar da, "Mülkün Allahû Teâla(cc) tarafından yaratıldığı gerçeğini” inkârda birleşirler. Bütün bu gerçekler dikkate alındığında "Lâ ilâhe" (İlâh yoktur) "illâ'llah" (ancak Allah vardır) diyen her mü'min, bütün ideolojileri inkâr etmiştir.
Sayfa 235
Hz. Abdullah İbn-i Abbas (r.a) Peygamber efendimiz'in (s.av.) kendisine, şu tavsiyede bulunduğunu beyan etmiştir: "Ey Genç! Sana şunları tavsiye ederim. Allah (c.c)'ın hukukunu gözet ki; Allah da, seni gözetsin. Eğer Allah'ın hukukunu muhafaza edersen, sen O'nu daima yanında bulursun. İstediğin zaman Allahû Teâlâ'dan iste! İyi bil ki, bir kavim sana yardım etmek için toplansa; yalnız Allah'ın takdir ettiği kadar bir şey yapabilir. Yine bir kavim sana zarar vermek için toplansa, yalnız Allah'ın dilediği kadar zarar verebilir."
Allahu Teâlâ (c.c) mü'minleri ve kâfirleri tarif ederken: "Şüphesiz ki Allah iman edip, salih amellerde bulunanları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Küfredenlere gelince; onlar dünyada sadece zevk-ü sefa ederler, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri de ateştir." (Muhammed Suresi: 12) buyurmaktadır. Fahrüddin-i Râzi, "kâfirlerin yemeleri ile hayvanların yemelerinin birbirine benzetilmesinde üç unsur vardır. Bunlar: Kâfirler ancak hayvan gibi, sadece yemeyi içmeyi düşünürler; küfredenler, tıpkı hayvan gibi yediği nimetleri yaratanı, yani Allahu Teala'yı (c.c) düşünmezler; hayvanlar yeme içme sonucu semizlenip boğazlanacaklarını bilmedikleri gibi, kâfirler de bundan habersizdirler." demektedir."
"Rasûl-i Ekrem (s.a.v) gerçek fakiri şu şekilde tarif etmiştir: "Asıl fakir, ortalıkta dolaşıp dilenen, kendisine bir-iki hurma veya lokma yetecek yahut bir ekmek parçası verilen kimse değildir. Kendisine yetecek kadar rızk bulamayan, hâli bilinmediği için sadaka da verilmeyen, kimseden de bir şey talep etmeyendir." (İmam Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, sh. 384 )
Reklam
"İyi (ve güzel) bir söz veya bir ayıbı örtme; ardından eziyet gelen (başa kakılan) bir sadakadan hayırlıdır. Allah (kullarının infaklarından) müstağnidir, halîmdir." (Bakara suresi; 263) "Dolayısıyla infak amelinin değişmeyen iki rüknü vardır. Birincisi iman, ikincisi ihlâstır."
285 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.