Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Komintern Belgelerinde Türkiye-2

Kemalist Cumhuriyet

Metin Cengiz

Kemalist Cumhuriyet Sözleri ve Alıntıları

Kemalist Cumhuriyet sözleri ve alıntılarını, Kemalist Cumhuriyet kitap alıntılarını, Kemalist Cumhuriyet en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
TKP, 1937 yılında, Kemalist İsmet İnönü hükümetini desteklemeyi en önemli görev olarak önüne koydu. Partiye bağlı gizli örgütleri kaldırarak TKP üyelerini legalize etti. TKP’nin sosyalizm amacı geriye itildi. Böylece komünist partisinin asıl işlevi, Kemalizme feda edilmiş oldu. Komintern yayınlarında İ. Erdem, 24 Kasım 1938’de, Türk komünistlerinin, Kemalistlerin Halk Partisi’nin temel ilkelerini desteklemeye hazır olduğunu şu sözlerle açıklayarak resmi ideolojinin yanında durduklarını bir kez daha belgeledi: “Atatürk, bayrağına şu talimatları yazdığı Halk Partisi’ni kurdu: Devrimcilik, Devletçilik, Cumhuriyetçilik, Ulusçuluk ve Laiklik. Bunlar Türkiye’nin ilerleme mücadelesinin yolunu gösteriyorlar. Türk komünistleri, Halk Partisi’nin bu ilkelerini ve Cumhuriyet Anayasasının temellerini, onları daha da geliştirmek ve yükseltmek üzere kabul etmeye hazırdırlar." TKP’nin Kemalizm aşkı vuslata ulaşmıştı. Bu vuslat aslında teslimiyet demekti. Kemalistler Ağrı isyanının bastırılmasından sonra gözlerini Dersim’e dikmişlerdi. 1937 ilkbaharında Dersim’e saldırdılar. TKP, Dersim isyanı sürerken, Komintern’in dayattığı “desantralizasyon kararı” ile uğraşıyordu. Komintern’de TKP temsilcisi İsmail Bilen’di. İsmail Bilen ileride TKP Genel Sekreteri olacaktı. Komintern dergisinde R. Davaz ismiyle TKP’nin politikasını da yansıtan bir yazı yayımlandı. Rasim Davaz, TKP geleneğine uygun olarak Dersim isyanına “gericilik” damgasını vurdu. Kürtler, Kemalistler devletten utanılacak taleplerde bulunmuşlardı.
Sayfa 79
Türkiye hükümetinin, kamuoyunun baskısı altında izlediği yeni dış politika çizgisi Türkiye halkının gerçek isteğini yansıtıyor. Bütün gerçekler, Türkiye halkının saldırıya, faşizme ve gericiliğe karşı mücadeleye hazır olduğunu gösteriyor. Ne var ki, Türkiye halkının mücadelesi örgütlü değildir. Bunun nedeni, kitlelerin örgütlenmeyi reddetmesi değil, halkın geniş demokratik haklarının olmayışıdır. Gerici Bayar hükümetinin geçen yıl koyduğu Basın Kanunu ne yazık ki hâlâ yürürlükten kaldırılmamıştır. Gençliğin, aydınların ve işçilerin bütün açıklamaları, halkın, Cumhuriyet’in yüz karası olan bu kanunun kaldırılmasını istediğini gösteriyor. İşçilerin istemlerine rağmen, işçilerin bağımsız örgütlenmesini yasaklayan kanun da kaldırılmamıştır. Halkın geniş demokratik hakları, basın, örgütlenme ve toplanma özgürlüğü tanınmadan, barış cephesinin gerisinin sağlamlaştırılması olanaksızdır. Olgular, Alman ve İtalyan faşizminin Türkiye’deki bozguncu faaliyetlerine bugün özellikle büyük bir dikkat gösterdiklerini ortaya koymaktadır. Bu bozgunculuğa karşı mücadelede Türkiye’nin halk kitlelerinin en yüksek uyanıklığına ve kararlılığına gereksinimi vardır. Bu uyanıklık ve kararlılık yalnızca demokrasi ortamında özgürce ve her yönden gelişebilir. Geniş demokratik özgürlüğünün sağlanması, barışın ve bağımsızlığın en sağlam güvencesidir. Kommunistische Internationale 15 Temmuz 1939
Reklam
Çin’de 1924 sonbaharında olduğu gibi, şimdi de Türkiye’de karşıdevrimci güçler, devrim öncesi dönemin düzenini geri getirmek, feodal sistemi korumak ve yabancı emperyalizmle ilişkileri sürdürmek ya da yeniden kurmak amacıyla –bu eğilimler birbirine yakından bağlıdır– ortaya çıkıyorlar. Bu güçler ve hareketler de esas olarak İngiliz emperyalizmi tarafından desteklendi ve destekleniyor; Çin’de o zamanlar MacDonald, şimdi Türkiye’de Baldwin tarafından… O zamanlar Çin’de olduğu gibi şimdi Türkiye’de gerici güçlere karşı zafer ancak hükümetin “sol” bir çizgi uygulamasıyla kazanılabilir; emekçi kitlelerin siyasi haklarının genişletildiği ve ekonomik çıkarlarının savunulduğu bir zeminde; ulusal hükümeti halk kitlelerine büyük ölçüde yaklaştıran bir çizgi sayesinde. Kommunistische Internationale 1925, sayı 3, s.353-359
Emperyalizm, genç Türkiye’nin, ulusal özgürlük savaşını zafere götüren sarsılmaz iradesi karşısında teslim olmak zorundaydı.
Türk parlamentosu beşinci yılına çağ değiştiren nitelikteki olaylarla başladı. Bu olayların anlamı, resmi devlet yayın organı İleri’deki bir başyazıda apaçık ortaya konuyor. Bu önemli karardan bir gün sonra yayımlanan başyazıya şu başlık atılmıştı: “Elveda Doğu!”
Türkiye’nin normal ekonomik gelişimini sarsan ve sanayileşme yönündeki hayli alçakgönüllü atılımları (en başta demiryolları) engelleyen borç ödeme anlaşmasıydı. Bu anlaşmaya göre Türkiye, sultanlığın borçları ile Ankara-Bağdat demiryolu için yılda yaklaşık 40 milyon mark ödemek zorundaydı. Öteki ödemelerle birlikte dışarıya yapılan toplam ödeme 160 milyon markı buluyor ve bütçenin sarsılmasına ve Türk parasının değer yitirmesine yol açıyordu.
Sayfa 36