Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kemalizm Laiklik ve Demokrasi

Ahmet Taner Kışlalı

Kemalizm Laiklik ve Demokrasi Gönderileri

Kemalizm Laiklik ve Demokrasi kitaplarını, Kemalizm Laiklik ve Demokrasi sözleri ve alıntılarını, Kemalizm Laiklik ve Demokrasi yazarlarını, Kemalizm Laiklik ve Demokrasi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Süleyman Nazif adamsın
Osmanlı imparatorluğunun çokuluslu yapısı iç yapısı içinde Türk milliyetçiliği çok geç gelişti. Çünkü ne derebeylikten ulusal devlete geçme durumu, ne de bir bağımsızlık savaşı­ mı gereksinmesi vardı. Üstelik imparatorluğun dağılmasını önlemek için, etnik kökenlere önem vermemeye, özellikle de Türk öğesini vurgulamamaya özen gösterilmekteydi. İmparatorluk halklarının çoğunluğunu Müslümanlar oluş­turduğu için; "millet" değil, inananların birliğini vurgula­ yan "ümmet" ülküsü ön plana çıkarılıyordu. Süleyman Nazif gibi bir Osmanlı aydını bile şöyle de­miştir: "Önce Müslüman, sonra Osmanlı, sonra Türk'üm. " Kız kardeşini Türk olmayan bir Müslümana verebileceğini, ama Müslüman olmayan bir Türk'e vermeyeceğini söylemiştir.
Kemalizmde içtihad kapısı kapanmamış
Cumhuriyetimizin son kırk küsur yılı, "Atatürkçülük" adına Atatürk'e yapılan ihanetlerle doludur. Bir başka ke­sim ise, Atatürkçülüğü, Atatürk'ün sağlığında yaptıklarının "bekçiliği" biçiminde anlamıştır. Kalıplaştırmıştır, dondur­muştur. Oysa bu, Atatürk'ün önderliğinde gelişen ideoloji­nin ve devrimin özüne aykırıdır. Kemalizm "ilerici" bir ideolojidir. Ne geçmişin bekçili­ğidir;ne de kalıplaşmış bir inanç sistemi. Değişen koşullar içinde, sürekli ve akılcı bir yenilenmeyi ve o yenilenmenin ilkelerini içerir.
Reklam
Şarkının dediği gibi: “Olmalı mı, olmamalı mı?” Aşığa Bağdat sorulur mu: “Olur, olur, bal gibi olur!” Kalemleri ellerinde, rahleleri koltuklarında gözyaşı dökenlerin gözü aydın! “Dün dündür, bugün bugündür” incisini bir zamanlar “en büyük diyalektik özdeyiş” diye alkışlayanlar, silin gözyaşlarınızı... Korkmayın! Çankaya’nın kapıları size “gene” açık kalacak!
Sayfa 364Kitabı okudu
Aziz Nesinle konuşurken “sosyalist”, işverenle konuşurken “kapitalist”; tarikatçı ile konuşurken “muhafazakâr”; gençlerle konuşurken “ilerici”; sizinle konuşurken “siz”; bizimle konuşurken “biz” olmak kolay iş midir? Bir “Allah’ın kulu” da çıkıp, “Demirel beni temsil etmiyor” diyebilir mi? Toplumumuzun son otuz yılının çelişkilerini “zikzak”larını ondan daha iyi temsil edebilecek birisini bulabilir misiniz?
Sayfa 362Kitabı okudu
Sözcüklerin kendi başlarına ağırlık yoktur. Kimin ve nasıl söylediğine bağlı olarak ağırlık kazanırlar!
Sayfa 359Kitabı okudu
Bir Cumhurbaşkanı tarafından davet edilmek, hangi ülkede olursa olsun, onur verici bir olaydır. Oysa ben tersine, bu çağrıyı kabul edersem onurumun zedeleneceği duygusunu taşıyorum.
Sayfa 358Kitabı okudu
Reklam
“Tarih”ine sahip çıkma bilincinde olmayan bir “milliyetçilik”... “Kötü”yü koruyan, “iyi”yi yıkan bir “muhafazakârlık”... Bunlar “adam gibi” sağcı olmayı bile beceremiyorlar!
Sayfa 357Kitabı okudu
Önce siz “kendinize inanın” ki gençlik de size inansın!
Sayfa 354Kitabı okudu
Birey ancak kendi mutluluğunu “daha hakça” bir toplumsal düzende aradığında, özveride bulunabilir. Ondan, umudunu kestiğinde ise “idealizm” biter. Ve elbette genç, “genç olmaktan çıkmış” olur!
Sayfa 353Kitabı okudu
Gençlik eğer siyasete uzak kalıyorsa, bunun üç nedeni olabilir. Ya sorunu yoktur... Ya sorunlarının çözümü konusunda umudu yoktur... Ya da korkmaktadır...
Sayfa 351Kitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.