Haritalar da edebi metinlere dahildir. Haritalarda kıyılar, ırmaklar, göller, ovalar, dağlar, çöller vardır... Doğa denilen orkestranın tüm çalgılarını orada görebilirsiniz. Bir haritaya bakmak ile bir kitaba bakmak arasındaki ayrım, birinde sözcüklerin, ötekinde ise doğa şekillerinin olmasıdır. Yineliyorum; haritalar da edebi metinlerdir, okumasını bilene!..
Mehmet Çağan bir haritacı titizliğiyle yazıyor kitaplarını... Yazar önce araziye çıkıyor ve topladığı bilgileri uzun süren bir araştırmanın ardından masasına taşıyor. Dağın kahverengisi, buzulların beyazlığı, steplerin kızıllığı, nehirlerin maviliği, ormanların yeşili gibi düşüncenin her rengini kullanmasını çok iyi biliyor. Bu yüzden, uzun bir serüvenin seyir defterleridir, Mehmet Çağan’ın kitapları...
Denemeler, şiirler, öyküler, özlü sözler, fotoğraflar, gazete küpürleri... Tüm bu belgeler ve bilgiler bir araya gelince, insan coğrafyasının bir kıtası çıkıyor ortaya... Okur, sayfaları aştıkça bir gezgin olduğunu fark ediyor ve keşfetme duygusunun tadına varıyor.
Mehmet Çağan, düz yazının bir haritacısı, okuma sevgisinin kışkırtıcısı... Acılısıyla, tatlısıyla son derece lezzetli ve büyük bir sofra kuruyor... Kitabından okuduğunuz her sayfa, gökyüzünün siyah kumaşındaki bir yıldız gibidir... O ise işini çok seven ve çok iyi yapan bir terzi titizliğiyle kumaşı kesiyor, biçiyor ve de bir elbise dikiyor; düşüncelerimizi terletmeyen, duygularımızı üşütmeyen..."
Sunay Akın
