"Her gülümsemenin sahte olduğuna inanır olmuştu. Başta insanlar olmak üzere diğer tüm mahlûkatlara iyi davranmak gerektiği,onun için bir şey ifade etmiyordu."
"Susuyordu, konuşmuyordu. Konuşmak gelmiyordu içinden, boğazı düğüm düğümdü... Ağlamak da kar etmeyecekti bunu biliyordu. İçine çekti tüm çaresizliğini."
Hiçbir şeyin önemi kalmamıştı artık,bu zamana kadar bildiği, sevdiği, bağlandığı hiçbir şeyin önemi yoktu. Bu zamana kadar var olmuş olmanın yaşamış olmasının da önemi yoktu."
"Bir odada yan yana serilmiş yün döşeğe sıra sıra dizilmiş çocuklar...Yoksulluğun ve hayata dair lüzumlu olan her şeyin 'yok' halinin en yalın hali çocuklar... Dünyanın tüm çilesinin, tüm çaresizliklerinin izi neden çocukların yüzüne şavkırdı ki ?"