Gözlerine bakıyordum son kez, kal derse kalır, öl derse ölürdüm belki ama gözleri bile susuyordu. Kalbimden ılık ılık akan aşkın acısı beynime, ayaklarımın dibine kadar işlemişti.''
Herkese merhaba Bu hafta sizlere birbirine o kadar çok benzeyen ama birbirinden bağımsız üç hikâyesi olan harila bir kitap önerisi ile geldim Haziran..
Emel..
Eylül..
Üç kadın.. Üç hikaye.. Günümüzde böyle hikâyelere o kadar çok rastlıyoruz ki, kimi aldatılıyor, kimi şiddet görüyor, aslında şiddet ikiye ayrılıyor; fiziksel ve psikolojik şiddet.. Kadınları ve erkekleri birbirinden ayıran tamamen zihniyet. Biri kendini diğerinden üstün görürken, diğeri hayata farklı pencerelerden rengârenk çiçekler yetiştiriyor Saygının, aşkın, sevginin, ailenin, sadakatin ne denli önemli olduğunu okuyoruz bu kitapta. Aslında isimler farklı fakat yaşamlar aynı..
Aldatılan Haziran'lara
Kandırılmış Eylül'lere
Ayakları üzerinde dimdik duran Emel'lere ithafen;
İyi hissetmekten geçiyordu her şey.
Farklı bir şehirde bambaşka yüzler
Bir o kadar farklı bakan gözler.
Seni içine almayan bir dünya sanki.
Her şey öyle yabancı
Zoru kolayı bir kenara bırakıp
Alışman gerekiyor diyen bir ses.
Kalbin..
Duymak istemeyip çırpınan sen.
Öyle haykırmıyor da zaten.
Kendi içinde usul usul..
Sonra iyi hisset diyor,
Iyi hisset ki senin olsun avucundaki umutlar
Iyi hisset ki yolun huzur dolsun
Bakışların çiçeklensin.