''Ben dolaysızlık diye bir şey tanımadım,” diyecektir daha sonra Kierkegaard, “dar anlamda, insani açıdan bakılırsa yaşamadığım da söylenebilir. Yaşım ilerledikçe tefekkürü öğrenmiş değilim. İşin aslı şu ki, ben baştan sona düşünceyim.
Bende özellikle kendimle barışıklık eksik; bilmem gerekeni değil yapmam gerekeni bilmem eksik; ama her eylemden önce ille de bir bilginin gelmesi gerekmiyor. Yazgımı anlamam gerekiyor, tanrısallığın özünde benim ne yapmamı istediğini görmem gerek; benim için tek olan hakikati bulmam, uğrunda yaşayıp öleceğim fikri bulmam gerek.