Bu çağ, birçok millet, devlet, devletli düşünceler ve egemen –sayılan- duygular açısından bir infilaklar, dağılışlar, çözülüşler, parçalanışlar ve yok oluşlar çağıdır. Özellikle Osmanlı devleti, aydını, siyasetçisi ve tarihçisi için durum, böyledir. Fakat bunun, bazı noktalar göz önüne alındığında, bereketli bir yıkım olduğunu da söylemek mümkündür. Örneğin, varlığının farkına varma, ne olduğunun bilincine erme, bu yıkımların, bu sarsıntıların ortaya çıkardığı yeryüzü nimet’lerinden biridir. Çünkü bu çağ, “her şey zıddıyla bilinir” ilkesinin birçok alanda göründüğü ve zıddıyla âdeta övündüğü bir çağdır.