Bilirsin karadut lekesi kolay çıkmaz. Babaannem, "hadi ağlama, şimdi çıkartırım ben onları"dedi. Sonra karadut ağacının yanına gidip birkaç dut yaprağını kopardı, avucunun içinde parmaklarıyla ezdi, köpürttü. Elimi, yüzümü dut yapraklarıyla ovalamaya başladı. Çünkü karadutun lekesini sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Babaannem, insan da aynı bu ağaç gibidir demişti o gün bize. Yarasına ilacı başka yerde arayan her zaman yanılır. Her yaranın merhemi kendi dalındadır.
Sanki ruhu artık kimsenin bilmediği gizli bir dünyaya aitti. Nereye dokunsa orada dünyanın en güzel çiçekleri açıyor, nereye baksa orada bir ağaç büyüyor, her gülümseyişi uzakta bir çocuğa kahkaha olmaya gidiyordu.