Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kısa Almanya Tarihi

James Hawes

Sayfa Sayısına Göre Kısa Almanya Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Kısa Almanya Tarihi sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Kısa Almanya Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tek bir çözüm vardır: Onlara Roma'nın olanca gücünü hissettirmek. Böylece, MÖ 55 yılında Ren'in karşısına kitlesel bir göç girişiminde bulundukları zaman Sezar Almanlara savaş açmayı aklına koyar. ... tek bir adam bile kaybetmeden geri çekmesiyle övünür. Roma standartlarında bile bu bir savaş değil tam bir katliamdır".
Sayfa 19
Reklam
"MS yaklaşık 160'ta limes Germanicus olarak bilinen tahkim edilmiş büyük bir sınır inşa ederek yönetimlerini resmileştirdiler"
Sayfa 29
Tacitus'un Almanlar hakkında en bilinen ve kötü şöhretli ifadesi, onların başka ırklarla asla karışmamış saf bir ırk olmalarıydı; mavi gözler, kızıl/ sarı saçlar, iri bir gövde. Daha az alıntı yapılan ise onun, başından beri Germanya'ya ilişkin temel bir olguyu aydınlatmasıdır. Bu bölge okyanusla kuzeye, Ren'le batıya ve Tuna'yla güneye kadar uzanır fakat Almanlar ile fazla tanınmayan halklar arasındaki sınırı tanımlayan şey karşılıklı korkudur. Tacitus kazara Alman tarihinin büyük kaldıracını bulmuştu, doğuya doğru ne kadar yayılabileceğine ilişkin belirsizlik.
"MS 165 ile 180 arasında Batı Avrupa'yı kasıp kavurdu ... Gotlar personel sayısı yetersiz Roma kalelerini kuşatarak ele geçirmeye başladılar"
Sayfa 32
Roma sona giderken
"MS 3. yüzyılın başlarından itibaren Roma Yakındoğu'nun büyük zenginlikleri için Pers Sasani İmparatorluğu'nun meydan okumasıyla karşılaştı ... MS 235'te Ren bölgesindeki Roma ordusu ayaklandı ve bir Got'un oğlu olan devasa ve dehşet verici Maximinius Thrax'ı bir tür yeni imparator olarak ilan etti ... MS 284 yılında Ren ve Tuna'nın ötesindeki topraklar kaybedildi ... yeni bir limes (sınır hattı) inşa etmek gerekti"
Sayfa 33
Reklam
Marcus'un stratejisi
Seçilen Almanlar askeri yardım ve para karşılığında diğer Almanlarla savaşacak olan Roma'nın müttefikleri, foederati olmaya davet edilirlerdi"
Sayfa 33
"Tamamen savunmaya dönük bir savaş da ancak yenilgiyle sonuçlanabilirdi"
Sayfa 34
"Fakat ışıklar Almanlar onu kapatmadan çok önce bütün Avrupa'da sönüyordu"
Sayfa 34
Roma kendi sonunu yaratır
"MS 375 yılında Hunlar Avrasya steplerinde belirerek Gotları günümüzün Ukrayna'sından Tuna'ya doğru sürdüler. ... Uygar insanların bölgelerinde güvenli bir yer edinmek için umutsuzluk ve açlıkla yönlendirilen sayısız barbarı kabul etmek ya da reddetmek (Gibbon) arasında bir seçim yapmak zorunda kalan Romalılar olabilecek en kötü çözümü buldular. Gotları teknelerle Tuna'nın beri yakasına geçirdiler fakat onları öylesine zor koşullarla karşı karşıya bıraktılar ki açlık ve umutsuzluk içindeki ricacılar bu kez imparatorluğa karşı içeriden savaş açmaya başladılar. MS 378 yılında İmparator Valens'i öldürdüler ... Batı Roma saltanatı MS 476'da bir tür Alman olup olmadığı belli olmayan Odoacer tarafından feshedildi
Sayfa 37
Reklam
Günümüzde Türkçesi Almanca demek olan Deutsch sözcüğünün köken olarak Almanya'yla herhangi bir ilgisi yoktur. Şarlman'ın papazı MS 786'da İngiltere'de kilise işlerinin hem Latince hem de theodisce (bu örnekte Anglo Sakson halkın dili anlamına gelir) ile yönetildiğini yazdı. Daha sonra theodisce Latince türünden olmayan Frank dillerini anlatmak için kullanıldı ve sonunda Deutsch/Dutch haline geldi.
Ünlü vaiz Johannes Tetzel Endülüjans denilen ekstra etkili günah silme sertifikaları satmakla görevlendirildi.
Goethe, Almanya'nın Shakespeare'i, Dickens'ı ve Keats'i, üçünün toplamıdır ... Fransız kurallarını altüst etti ... Avrupa çapında çok satan Genç Werther'in Acıları'yla "Aydınlanmış" edebiyat zevkini sarstı.
Yurtsever Almanlar umutsuzluk içinde bir alternatif arıyorlardı. Yeni bir yazarlar kuşağı Shakespeare'e hayranlık duyuyor, Doğa'yı seviyor, Fransız tarzı akılcılığı küçümsüyor ve duyguların herhangi bir şeyi bilmenin yegane yolu olduğunu söylüyordu. Onların en büyüğü Johann Wolfgang Goethe (1749-1832) Duygular, bütün mesele budur! diye yazıyordu.
Edebiyatın gücü
Alman kültürü geri gelmişti ve kuralları sonsuza dek değiştirmek üzereydi. Evrenselcilik'in -aynı kültürel normların herkese, her yere uygulanması düşüncesinin- Fransız hakimiyetinin örtüsünden başka bir şey olmadığı ilan edildi. Bunun yerine her halkın kendine ait, benzersiz bir kültürel yolu olduğu söyleniyordu. Bu fikir kök saldı çünkü Alman seçkinleri Fransızlaşmışlardı ve Almanlık sadece bozulmamış Volk'un (sıradan halkın) içinde ve onun kadim masallarında yaşıyordu. Grimm Kardeşler, özgünlüğün ülkenin derin geçmişinde ve dilinde, mitlerde ve masallarda bulunduğunu ilan eden en ünlü öykücülerdi. Bu nosyon günümüzde öylesine kapsamlı biçimde benimsenmiştir ki pek çok kişi onun Fransız gücüne mahkum görünen bir Alman kültürünün son dayanak noktası olduğunu unutur.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.