Buruk bir gülümseme. Ve hayatın uzun yıllardan beri yanlış anlamalardan ibaret olduğunu keşfedersin... hepsi yanlış anlama. Hiçbir şey bunun dışında değil; arada bir bazı unutma fırsatları, gelip zehirlenerek giden bazı zevkler. Belki hayal edebileceğim tüm varoluşlarım sonunda bir yanlış anlamaya dönüşmek zorunda.
Belki yıllar boyunca bir şey hissetmeden, fark etmeden öğrenegeldiğimiz şey budur. Belki kemikler bunu biliyordur; üzerinden atlamak mümkünse kolaydır da belki diye düşünüp bizi çevreleyen yüksek duvarın yanında kararlı, umutsuz kaldığımızda; bizim için önemli olanın sadece kendimiz olduğunu çünkü bizim için tartışmasız güven duyulacak tek şeyin bu olduğunu kesin bir şekilde kabul etmemize ramak kaldığında; sadece kendi kurtuluşumuzun ahlaki bir zorunluluk olduğunu, ahlak dediğimiz şeyin sadece bu olduğunu sezdiğimizde; akla gelmeyen bir çatlağın arasından duvarın öte tarafında titreşerek bizi çağıran doğum havasını soluyarak sevinci, önemsememeyi, koyuvermeyi hayal etmeyi başardığımızda; işte belki o zaman ölüm anına kadar bütün yanlış anlamara katlanılabileceği inanacının kurşun bir iskelet gibi kemiklerimizin içine işleyen ağırlığını hissedeceğiz, yeter ki bunlar kişisel koşullarımızın dışında, reddedebileceğimiz, başkasına yıkabileceğimiz, hayatın akışına bırakabileceğimiz sorumlulukların dışında kalsın.
Ödenmesi gereken faturalar ve bu dünyanın hiçbir yerinde beni mutlu edecek bir kadının, bir arkadaşın, bir evin, bir kitabın, hatta bir kabahatin bile olmayışına dair aklımdan çıkmayan kesinlik.
Soykan Özyurt
1974 yılında Kastamonu'da doğdu. Eğitimini ODTÜ Mühendislik Fakültesinde tamamlayıp bir süre İstanbul'da yaşadıktan sonra 2011 yılında Buenos Aires'e göçtü. Halen bu şehirde yaşıyor, bağımsız bir tiyatroda ışık teknisyenliği yapıyor ve Buenos Aires Üniversitesi Felsefe ve Edebiyat Fakültesinde antropoloji eğitimini sürdürüyor.