Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kişilik Kuramları

Esef Ercüment Yerlikaya

Kişilik Kuramları Gönderileri

Kişilik Kuramları kitaplarını, Kişilik Kuramları sözleri ve alıntılarını, Kişilik Kuramları yazarlarını, Kişilik Kuramları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Doğmak ana rahminin sarıp sarmalayıcı koruyuculuğundan ayrılmak anlamına geliyorsa, büyümek de annenin koruyucu etki alanından kopmak demektir.
Nevrotik görkem arayışındaki birey asla kendisinden memnun olamaz çünkü kişi gerçek özünün, idealleştirilmiş imgesinin doymak bilmez taleplerine ve baskıcı zorunluluklarına uymadığını fark ettiğinde kendisini hor görmeye ve kendisinden nefret etmeye başlar. Diğer bir ifadeyle benliğini görkemli kılma çabası içindeki birey kendi gerçek benliğini bir tehdit gibi görür.
Reklam
Sağlıklı yol, bireyin kendi gerçek özüne yönelmesi ve onu gerçekleştirmeye çalışması iken o, ideal benlik imgesi uğruna gerçek özünü tümüyle bir kenara iter.
İnsanlardan uzaklaşma eğilimine sahip kaçınan tipin kendisine yönelik ideal imgesi de öz-yeterlik, bağımsızlık, özünü de içine alan bir dinginlik, arzu ve tutkulardan özgür olma, hazza ya da acıya kapalı olma ve adil olmanın birleşimidir.
Çocuğun kendi özünü gerçekleştirmesini engelleyen olumsuz çevresel etkiler onda yalnızlık ve aşağılık duygularına yol açar ve onun kendi gerçek özüne yabancılaşmasına neden olur. Kendine yabancılaşan birey kendisine bir sığınak, bir kimlik duygusu verecek bir şeye ihtiyaç duyar. Bu çelişki ancak idealleştirilmiş bir benlik imgesi oluşturularak çözülür. Kişi hayal gücüyle kendi kafasında kendine ait idealleştirilmiş bir imge yaratır. “Birey kendini sınırsız güçlerle yüceltilmiş becerilerle donatır, bu şekilde bir kahraman, bir bilge, mükemmel bir aşık, bir aziz, bir tanrı olup çıkar”
Horney nevrozun merkezi özelliğini, kişinin çevredeki baskılayıcı güçler nedeniyle kendi gerçek özüne yabancılaşması olarak tanımlamıştır.
Reklam
Jung’a göre birey yaşama ayrışmamış bir bütün halinde başlar. Zamanla bir tohumun bitkiye dönüşmesi gibi birey de tam ayrışmış dengeli ve bölünmemiş bir kişiliğe dönüşür.
Hayvansı özelliğini bastıran kişi uygarlaşır ancak Jung'un da belirttiği gibi çok fazla hayvansılık nasıl medeniyeti bozuyorsa çok fazla medeniyet de hasta hayvanlara yol açar.
Bazen yaptıklarımızı kendimize yakıştıramadığımızda, örneğin bir öfke nöbetinin ardından ya da güçlü bir duygunun etkisinde kaldıktan sonra, 'kendimde değildim', ya da 'geçekten bana ne oldu bilmiyorum' diyerek kendimizi savunuruz. Bize olan şey, denetimsiz ve hayvansı yanımızın yani gölgemizin ortaya çıkmasıdır.
Persona çocukluk yıllarında ebeveynlerin, diğer yetişkinlerin ve akranların arzu ve beklentilerine uygun davranma ihtiyacından doğup gelişir. Amaç toplum tarafından kabul edilmek için olumlu bir izlenim yaratmaktır. Persona aynı zamanda başkalarınca nasıl görülmek istediğimizi de ifade eder. Biraz abartıyla, personanın, insanın gerçekte olmadığı ama hem kendisinin hem de başkalarının olduğunu sandığı kişi olduğu söylenebilir.
Reklam
Çatışma yaşamın kaçınılmaz bir parçasıdır ve yaşam karşıtların oluşturduğu kıvılcımdan ortaya çıkmıştır.
İkinci çocuk anne babasının sevgisini doğduğu andan başlayarak en büyük çocukla paylaşır. Bu nedenle ikinci çocuğun sosyallik duygusu en büyük çocuğunkinden daha gelişmiş durumdadır. Bununla birlikte ikinci çocuk neredeyse doğduğu günden beri onu uyaran ve hatta ona meydan okuyan bir rakibe sahiptir. Bu nedenle genellikle ikinci çocuk, ilk çocuğun sergilediğinden daha hızlı bir gelişim hızına sahip olacaktır.
İlk çocuk ne kadar uğraşırsa uğraşsın hiçbir şey bir daha eskisi olmayacaktır. Anne baba ilk çocuğun bu talebine karşı kayıtsız ve hoşgörüsüz davranacak hatta onun bu yoldaki çabalarını cezalandırabilecektir. İlk çocuk, sonuçta anne babasının kendisinin bu talebini karşılayamayacağını anlar. Bu aile mücadelesinin sonucunda ilk çocuk kendisini soyutlamaya yönelir ve diğer insanların sevgi ve onayı olmaksızın ve bağımsız bir biçimde ayakta kalmayı başarmaya çalışır
Adler ilk çocuğu ‘tahtını yitirmiş kral” olarak adlandırmakta ve bu durumun oldukça travmatik bir deneyim olabileceğini belirtmektedir. Çünkü el üstünde tutulan, nazlı yetiştirilen, anne babasının pervane gibi etrafında dönüp durmasına alışmış olan çocuk küçük bir kardeşin dünyaya gelmesiyle apar topar yeni bir konuma uyum sağlamak zorunda kalır.
İnsan kalıtım ve çevreyi kişiliğin tuğlası ve harcı gibi kullanır ama mimari tasarım kişinin kendi tarzını yansıtır.
285 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.