Ensåri'nin fütüvvet risâlesi, kendisinden önce telif edilmiş olan Sülemi risålesinden gerek uslup, gerekse muhteva ve fütüvvetle ilgili nakledilen rivayetler yönün den bu kadar uzak iken, çağdaşı olan Kuşeyrinin er Risåle'sinde naklettiği fütüvvetle ilgili bilgilerle neredey se aynıdır.Bu durum her ne kadar Ensåri'nin Kuşeyri'nin risälesinden faydalandığı ihtimalini akla getirse de, kay naklarda geçen "Ensári 417/1027 yılında tasavvuf ehli nin sohbetlerinden de istifide etmeyi düşünerek Nisibur'a gittiği fakat burada dikkatini çekecek Ebü'l-Käsım el Kuşeyri'den başka mutasavvif bulamadığı, Kuşeyri'nin de hem yaşli ve hem de Es'ari akidesine mensub olduğu için onun meclislerine de devam etmediği" ibaresi bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Bu da-yani her iki müellifin fütüvvete dair aktardığı bilgilerin benzeşmesi- iki müellifin aynı çağda yaşamış olmasi ve aynı bölgede (Nişâbur), aynı ilmi ortami teneffüs etmiş olmalarryla izáh edilebilir diye düşünüyoruz
Muhammed b. Ali et-Tirmizi (ö. 320/932) der ki:
"Fütüvvet; Allah için kendi nefsine düşman olmandır Kardeşlerin için Rabbine şefâatçı olman, sana eziyet edenlere karşı Rabbinden af dilemendir."
Seri es-Sakatî (ö. 257/870) der ki:
"Mürüvvet; büyüklenme duygusunu ezmek, nefsi ihtiyaç duymaz hale getirmek [ıslâh etmek], başkasının ihtiyacını gidermektir.
Hüseyin b. Ali (ra) buyurdu ki:
"Mürüvvet insanın dinini iyi koruması, nefsini ıslah etmeye gayret etmesi ve ihsan sıfatıyla fıtratı muhafaza etmeye gayret etmesidir."
Sehl b. Abdullah şöyle dedi:
"Güzel ahlâk; başkalarından bir şey beklememek, elinde olanı tutmak, yokluğa şikåyet etmemek ve her zaman Hâlik'la beraber olmaktır"