Söz konusu
dönemde muhtemel bir yiyecek sıkıntısının farklı ekonomik sektörlerin üretimiyle ve
dolayısıyla da farklı mevsim hareketleriyle bağlantılı olduğunu
göz önüne alırsak, örneğin bu dönemde bir " orman ürünleri
kıtlığı", bir " tarım ürünleri kıtlığı" kadar ciddi bir kıtlık olarak
değerlendirilmeye başladı. Balık üretimi veya (domuzların beslenmesi
için gerekli olan) meşe palamudu üretimi için uygun hava
şartlarının bulunması, tarlalardan iyi bir hasat alınması ve üzüm
bağlarından iyi bir rekoltc sağlanması kadar önemliydi
Örneğin 843 yılında Fransız köylülerince toprak karıştırılarak yapılan "kıtlık ekmeği" yoksulluklar tarihinin karşımıza sık sık çıkardığı oyunculardan biridir.
Geçmişte yaşanan binlerce yıllık açlık ve kıtlıktan sonra bugün insanlar, hayatlarını değiştiren bu tarif edilemez bolluğun çekiciliğine dayanamıyorlar.
Üst sınıfların sosyal kuralları arasında en sık uygulananı (ve olumlu bir şekilde temsil edileni), yönetenle yönetilen arasındaki temel karşıtlığın vurgulanması idi. Gerek yemek yeme gerekse bu faaliyetin hangi sosyal bağlamda yapıldığı, her şeyden önce bir güç gösterisi ve ifadesiydi.
Ancak 14. ila 16. yüzyıl Avrupa'sında güç kavramı 500 yıl önceki güç kavramından farklıydı. Liderden beklenen özellikler artık sadece fiziksel güç ve savaş becerisi değil, idari ve diplomatik yeteneklerdi. Soylu artık şahsi yemek tüketim yeteneği ile öne çıkacağına, iyi yönetilen bir mutfağı örgütleme ve çevresinde, varlığının, aşçılarının ve yemeği yöneten görevlinin hayal gücünün ürünü olan büyük bir dikkatle hazırlanmış yemekleri gerektiği biçimde takdir edebilecek insanlar bulundurarak farkını ortaya koyuyordu. Varlıkların sofraları giderek daha gösterişli hale gelmeye başlamıştı. Kuşkusuz gösteriş daha önce de vardı, ancak artık başlıca gaye haline gelmiş, derin bir sosyal, siyasi ve kültürel değişimin işareti olmuştu.