"Seni seviyorum Ardita," dedi adam usulca.
Kızın yüzü bir an için çocuksu görüntüsünü yitirdi ve tuhaf bir biçimde ciddileşti.
"Seninle olmayı seviyorum," dedi kız, "şimdiye
kadar tanıdığım bütün adamlardan daha çok
Çoğumuz, var olmak ve üremek için mücadele etmekten memnunuzdur, baskın görüş ise, talihli mi yoksa talihsiz mi olduğunu kestiremediğimiz az sayıda kişinin, kendi kaderini belirleyecek hamleyi başarıya ulaştırabildiğidir.
Köşelerimiz törpülenmemiş olsa da, en azından, bastırıldı. Ama derinlerde bir şey ikimizi de daha fazla mutluluğa muhtaç kıldı. Ne istediğimi bilmiyordum. Bir erkekten öbürüne savruluyordum; huzursuz, sabırsız, giderek hırçınlaşan, tatminsiz biri olmuştum. Bazen oturup avurtlarımın içini çiğniyor, çıldırdığımı düşünüyordum. Geçici olduğum korkusuna kapılıyordum. İstediğim şeyler hemen o anda olsun istiyordum - o anda - o anda! Güzeldim - güzelim - öyle değil mi?"
"Mutlu musun?" diye sordu adam birden.
Kız başını salladı.
"Denize yakınsam her zaman mutluyumdur. Biliyor musun," diye devam etti kız, "bütün gün, birbirimize benzeyen yanlarımızı düşündüm."