Tokat'lı iki sınıf arkadaşım vardı. Biri Erbaa'lı, biri de Zile'li. Karadenizli olduklarını söylüyordular. Öyle olsun, ben İç Anadolu demiştim ama. Neyse ki, bu arkadaşlarım sayesinde Tokat'ın o meşhur üzüm yaprağını ve bekmezini öğrenmiş ve hatta tatmış oldum. Bir Tokat'lı arkadaşım daha olsaydı ve o da Niksar'lı olsaydı acaba "Kırk Kızlar" efsanesini duymuş olurmuydum? Sanmıyorum. Görünen, sohbetimizi hep dünyalık üzerine kurmuşuz. Sadece Tokat'ın Karadeniz'e mi, İç Anadolu'ya mı ait olduğu mevzusu hariç :).
Bu tarihi "roman"ı okuyunca zaten Kırk Kızlar efsanesini okumuş oluyoruz. Bu yüzden bu efsaneyi bilenlerin okuması zaman kaybı olur. Bilmeyenler de internette araştırma yapmadan okusunlar. Bir kaç İslami ve edebi mesaj verilmesi için bu efsaneden istifade edilmiştir. Sözlünün yazılıya dönüştürülmesi...